Diyarbakır şehir merkezi ve Hevsel Bahçeleri birbiriyle özdeşleşmiştir. Hevsel Bahçeleri denince Diyarbakır, Diyarbakır’ın doğası denince de Hevsel Bahçeleri anlaşılır. Önceki yüzyıllarda şehrin sebze ve meyve ihtiyacı buradan karşılanmıştır. Bundan dolayı Hevsel Bahçelerinin tarihi binlerce yıl önce kurulmuş şehrimiz kadar eskidir. Şehir surlarına çok yakın akan Dicle Nehri, binlerce yıl geriye giden bir süreçte, taşıdığı toprak ile burada alüvyon alanı oluşturmuştur. Bu alüvyonlu topraktaki besin maddesi bolluğu, sebze ve meyve yetiştiriciliğinin gelişmesinde önemli bir rol oynar. Kültür bitki çeşitliliğinin yanı sıra doğal bitki türleri zenginliği de oldukça dikkat çekicidir. Dicle Nehrinde 418 adet mikro bitkisel (phytoplakton/phytobenthos) tür, Hevsel Bahçeleri’nde ise 189 bitki türü belirlenmiştir. Bitkisel tür zenginliği hayvan tür çeşitliliğini destekler. Tabiatta besin zinciri ilişkisi bu duruma açıklık getirir. Dicle Vadisi’ndeki bitki çeşitliliği 607 türe, hayvan tür sayısı da bu duruma bağlı olarak 635 türe kadar ulaşır. Hayvan türlerinin 352 çeşidi omurgasızlar grubundandır. Bunlar; salyangozlar, eklembacaklılar (böcekler), solucanlar ve diğerlerinden oluşur. Omurgalı hayvanlar ise; balıklar 27 tür, amphibia (kurbağalar) 3 tür, sürüngenler 15 tür, kuşlar 215 tür ve memeliler 23 tür olarak tespit edilmiştir. Hevsel Bahçeleri’nde görülen 215 kuş türü, buranın kuş “cenneti” olarak anılmasına imkân vermiştir. Bölgede kuşların bu denli çok olması tesadüf değildir. Zira beslenme, barınma ve üreme imkânı sunan Hevsel Bahçeleri’nde kuşlar için pek çok olanak bulunmaktadır. Av hayvanı olarak bulunan solucan, salyangoz, tırtıl, böcek, balık, kurbağa, sürüngen, kuş yumurtaları-yavruları ve kemirgenler kuşların besin ihtiyacını giderir. Tanecilve bitkisel besinlerle beslenen kuş türleri de çok farklı tohum ve meyve çeşitlerini burada bulabilmektedir.Dört mevsim çok sayıda farklı tür kuş görme imkânı sunan Hevsel Bahçeleri’nde,
Dört mevsim çok sayıda farklı tür kuş görme imkânı sunan Hevsel Bahçeleri’nde, kuşlar yıl boyunca görülenler, yaz göçmeni olanlar, kış göçmeni olanlar ve son olarak transit (tesadüfi) göçer kuşlar olarak gruplandırılabilir.
kuşlar yıl içinde bulunma durumuna göre dört grupta toplanabilir: Birinci grup yerli tür, yıl boyunca görülen kuşlardır. Üremelerini yaptıktan sonra alandan ayrılmazlar (örnek gri balıkçıl). İkinci grup, yaz göçmeni kuşlardır; üreme zamanı olan mart-ağustos aylarında görülürler (örnek kırlangıç). Kış göçmeni kuşlar üçüncü gruptur, uygun sıcaklık ve besin olması nedeniyle kışı Hevsel Bahçeleri’nde geçirirler (örnek ispinoz). Son grup transit (tesadüfi) göçer kuşlardır, alanda nadir görülen türdür (örnek küçük akbaba).Hevsel Bahçeleri’nde ve civarında nesli tehlike altında olan ve sayıları azalan (tehlikeye yakın olan) kuş türleri de görülebilmektedir. Bunlardan öne çıkanları; dikkuyruk, küçük kerkenez, elmabaş patka, üveyik, toy kuşu, ala doğan, tepeli pelikan, pasbaş patka, kızkuşu, çamur çulluğu ve kervançulluğudur.Kuş cennetindeki kuşları, özelliklerine bağlı olarak gruplandırarak inceleyebiliriz.
Su Kuşları Su kuşlarından 28 tür gözlenmiştir. Bunların arasında çulluklar, kız kuşları, cılıbıtlar farklı çeşitleriyle dikkat çeker. Kuşlarımız böceklerin, çeşitli omurgasızların aşırı üremesini engelleyerek tabiatta doğal dengenin sağlanmasına katkıda bulunurlar. Dört farklı martı türünü ise bazen sürüler halinde izleme imkânı bulunmaktadır. Sumrular akrobatik uçuşlarıyla martılardan ayrılır. Yıl boyunca görülen sumru da tespit edilmiştir.Su kuşlarından karabataklar yüzlerce bireyle görülebilir. Balıkla beslenirler. Farklı renkleriyle üç
tür batağan genelde kış aylarında görülür. Nadir görülen türlerden biri de pelikandır. Alanda dokuz türle temsil edilen balıkçıllar grubu büyük bir çeşitlilik gösterir. Yıl boyunca gri balıkçılı, bembeyaz tüyleriyle büyük akbalıkçılı, geceleri uçabilen gece balıkçılını ve küçük akbalıkçılı görmek mümkündür. Çeltikçi ise bahar ve yaz aylarında görülür.Yaz göçmeni olarak kabul edilen beyaz leylek, son yıllarda bölgede yıl boyunca görülmeye başlanmıştır. Bunun sebebi olarak küresel ısın
madan bahsedebiliriz. Bu durumun ileriki yıllarda daha da artacağı düşünülmektedir.Nadir görülen su kuşlarından biri de kış göçmeni olarak görülen kuğulardır. Avcı baskısı dolayısıyla sayıları azalan iki tür kaz, suna ve angıt kuşları da renklerinin güzelliğiyle öne çıkmaktadır. Bu kuşlara yöresel olarak farklı adlar verildiği bilinmektedir. Kışın görülen ördek tür sayısı 13’tür. Çıkrıkçın türü birey sayısı fazla olan ördeklerimizdendir. Yeşilbaş ördeğin erkeği albenili oluşuyla dikkat çeker. Tüm türlerde erkekler göze çarpıcı renkleriyle ayırt edilir. Bundan dolayı erkekler tehlikeyle daha fazla karşılaşır, ölümleri daha fazla olur. Kuluçkayı yürüten dişiler ise kamufle renklerle bezenmiştir. Kuluçkada ve yavru bakımında dişi böylece korunmuş olmaktadır.
Gündüz Yırtıcıları, Göçmenler, Kumrular Hevsel Bahçeleri’nde yiyeceğin bol oluşu, farklı av hayvanlarıyla beslenen gündüz yırtıcılarının da sayısını artırır. Deliceler, şahinler, çaylaklar, kerkenezler ve atmacalar ilk göze çarpanlardır. Yırtıcı kuşlar arasında sayısı azalan ve uluslararası koruma statüsünde olanlar da bulunmaktadır. Tarımda kullanılan ilaçlar-biositler bu yırtıcıları diğer gruplardan daha fazla etkiler. Biyolojik birikim (biyolojik yükseltgenme) yırtıcı kuşların yumurta, yavru ve erginlerinde ciddi zararlara neden olmaktadır.Alanda kınalı keklik ve bıldırcın az da olsa hâlâ görülmektedir. Önceki yıllarda avcı baskısının fazla olmadığı zamanlarda keklik seslerinin sürekliliği yaşlı hemşerilerimizce anlatılmaktadır. Sakarmeke, yeşil ayak su tavuğu yıl boyunca görülebilen türler arasındadır. Göç güzergâhı üzerinde Dicle Vadisi bulunduğu için turnayı baharda görebiliriz. Ülkemizde yaşayan en ağır kuş olan toy kuşu nadir türlerden biridir. Kırsalda pek çok merada yaşadığı bilinen toyların maalesef nesli tükenme tehlikesi altındadır. Habitat (yaşam alanı) kaybı tüm türlerin karşılaştığı sorundur. Meraların tarım alanlarına dönüştürülmesi, yuva, yumurta, yavru kaybı, tarımsal ilaç ve suni gübreler kuş türlerinin yaşam şansını azaltmaktadır. Kolyeli kumru, üveyik ve küçük kumru (yusuf tutan) görülebilecek kumru çeşitlerimizdir. Tahtalı ve boran (kaya güvercini) yıl boyunca görülmektedir. Diyarbakır karpuzunun büyümesinde ve tatlanmasında boranların gübresi etkilidir. Köylerde boranhane adı altında bu güvercinlere özel evler yapılarak gübreleri yıllarca toplanmıştır. Hevsel Bahçeleri’nde farklı yıllarda yeşil papağan gözlenmiştir. Papağanın bölgeye yerleşmesinde yiyeceğin (ceviz, badem) belirleyici olduğu düşünülmektedir. Nadide türlerimizden biri de guguk kuşlarıdır. Kuluçkaya yatmayan parazit kuşunun iki türü tespit edilmiştir. Çobanaldatan da üreme amacıyla bölgemize gelmektedir. Yuva, yumurta ve yavrularını koruma amacıyla sergilediği davranışı dolayısıyla bu adı alan çobanaldatan, eklembacaklılardan gece kelebekleriyle beslenir. Dicle Nehri’nde üç türüyle görülebilen yalıçapkınlarının iki türünü yıl boyunca görme şansı vardır. Su kalitesinin bozulmadığı yerlerde yaşaması dolayısıyla biyoindikatör (gösterge) tür olarak adlandırılmaktadır. Arıkuşu Diyarbakır’da “şah-ı bülbül” olarak da bilinir. İbibik (hüthüt) ve gökkuzgun renkleriyle izleyenlere görsel şölen sunmaktadır. Ağaçkakan ve gece yırtıcıları –baykuşlar– her zaman görülebilecek türler arasındadır. Kemirgenlerin (farelerin) sayısı baykuşlar sayesinde kontrol altında tutulur. Yoksa tarımsal üretimde ciddi kayıplara yaşanabilir.Ötücü kuşlardan (Passeriformes) 98 tür, farklı mevsimlerde tespit edilmiştir. Ötüşleri, renk çeşitliliği, diğer türlerle olan ilişkileri her zaman dikkat çekicidir. Bu tür zenginliği sayesinde aşırı böcek üremesi kontrol altına alınır.
Hevsel Bahçeleri’ni Korumak Adına Hevsel Bahçeleri’yle Dicle Nehri vasıtasıyla ayrılan Dicle Üniversitesi
kampüs alanında avcılık ve tarım faaliyetleri olmadığından farklı canlı türlerinin alanda korunması, barınması, beslenmesi ve üremesi kolaylaşmaktadır. Tarımın daha yaygın olduğu Hevsel Bahçeleri’ni korumak ve doğal özelliklerini sürdürmesini sağlamak için bazı hususlara dikkat edilmelidir: Öncelikle tek tip tarımsal üretim (mono kültür) yapılmamalı; organik tarım ürünü sebze ve meyve yetiştirilmeli ve dut yetiştiriciliği teşvik edilmelidir.Hevsel Bahçeleri Diyarbakır’ın “akciğeri” kabul edildiğinden yoğun ağaçlandırma ve sebze yetiştiriciliği desteklenmelidir. Kafeterya ve çay bahçeleri atık su ana kanalının üst tarafında yer almalı, böylelikle atık sularının Dicle Nehri’ne karışması önlenmelidir. Dicle kenarına yapılacak doğal malzemeyle düzenlenmiş yürüyüş yolları, bölgenin farkındalığını artırmaya yardımcı olabilir. Son olarak da Diyarbakır’ın tanıtımında önemli rol oynayabilecek ekoturizm-ornitoturizm (kuş gözlemciliği) için turlar düzenlenmesi desteklenmelidir.