Gelincik Dağı’nda Perilerin Bacaları- 8. Sayı

Gelincik, bir dağa verilecek en güzel isimlerden biri olmalı. Baharın müjdecisi gelincik çiçeğini ve gelincik çiçeği kadar zarif beyaz duvaklı gelinleri akla getirir çünkü… Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde bulunan Gelincik Dağı, şöhretini Kapadokya’daki peri bacalarını andıran ilginç kaya oluşumlarına borçlu. Yöre insanı, kim bilir tarihin hangi döneminde, bu etkileyici kayalara bir o yandan bir bu yandan bakmış, elini çenesine koyarak bir daha bakmış ve işin içinden çıkamadığı için olsa gerek, onları işledikleri bir günah yüzünden taşa dönüşmüş gelin alayına benzetmiş. Zengin bir hayal gücünün ürünü olan Gelincik Dağı Efsanesi’nin doğuşu böyledir. En güzel örnekleri Kapadokya’da bulunsa da Manisa-Kula,VanBaşkale, Erzurum-Narman, Afyon-Seydiler çevresinde de rastlanan peri bacalarının nasıl oluştuğuna dair bilimsel izahlar var elbette ama efsaneler, katı bilimsel gerçeklerin yanında öyle nahif, masalsı ve şiirseldir ki dilden dile, nesilden nesile aktarıla aktarıla günümüze kadar ulaşmış olmalarına şaşmamalıdır. Fakat biz yine de, yalnız Gelincik Dağı Efsanesi’ni aktarmakla kalmayacak, ‘neden ve nasıl’ sorularının peşine düşen meraklı insanlar olarak dağdaki peri bacalarının oluşumuna ilişkin bilimsel açıklamalara da değineceğiz.

Doğa da Heykeller Yapabilir

Dicle havzası ile Fırat havzasını birbirinden ayıran çizgi üzerinde yer alan ve Güneydoğu Toroslara ait dağlık ve tepelik alanlarla kuşatılan Çermik’in coğrafi konumuna baktığımızda, onu yalnız dağlarla değil, ovalar ve bir nehirle de çevrelenmiş buluruz. Gelincik Dağı, kuşkusuz ilçenin en meşhurve turistik dağı ama kuzeyde rakımı 2050 metreyi bulan Maden Dağları, kuzeydoğuda Karababa Dağları, Beyazdağ, doğuda Hazartaş Dağları, güneybatıda Bürüt Dağı, tarih boyunca heybetli ve sadık muhafızlar gibi koruyup kolladıkları için Çermik’i, burada anılmayı hak ediyorlar.Gelincik Dağı’nın güneydoğu yamaçları boyunca gelişen peribacalarına neden ‘peribacası’ dendiğini hiç düşündünüz mü? Eğer kelimelere dikkat eden biriyseniz, garip ve efsanemsi birtakım kabartı ve tepe şekillerini ifade etmek için peri ve baca kelimelerinin kullanılması sizi gülümsetebilir. Kule, koni, silindir, piramit, yuvarlak, tepesi sivri ve şemsiye biçiminde külahlı olan o bacaların altında periler yaşıyor olabilir mi? Bilim pek öyle demiyor
ve peribacalarını, temelde jeomorfolojinin inceleme konusu olarak görüyor. Buna göre, Gelincik Dağı’ndaki peribacalarının oluşumunda litoloji, tektonizma, topografya (eğim, yükselti) ve iklim ve erozyon süreçleri etkili olmuştur. Biraz daha anlaşılır bir şekilde dile getirirsek, buradaki peribacaları, kireçtaşının fiziksel ve kimyasal çözülme süreçleri ile ayrışması sonucunda ortaya çıkmış

aşındırma şekilleridir. İşin içine biraz hayal gücü katalım; yarı kurak, yarı nemli bir iklimin hüküm sürdüğü rüzgârlı bir dağ yamacı düşünün, orada bulunan farklı yapılardaki kireçtaşları, havanın, yağmurun, karın, güneşin altında, mermerin bir heykeltraşın elinde şekil alması gibi aşınıyor, yontuluyor, ayrışan malzemeler, erozyonla birlikte alandan uzaklaşıyor ve sonunda ortaya efsanelere konu olan peribacaları çıkıyor. Bu dağın, tarih boyunca tektonik açıdan epey hareketli olduğunu da hesaba katmak gerek. Yer kabuğu kimi zaman yükselmiş, kimi zaman alçalmış ve faylar sahada yoğun şekilde deformasyon meydana getirmiş ki peribacalarının oluşumunda bu deformasyonun rolü büyük. Gelincik Dağı peribacaları biçim olarak, silindir, kule ve kolon şeklinde bir görünüme sahip, üzerlerinde yer yer başlık olsa bile çoğunluğu başlıksız olup sadece gövdeden oluşmakta. Gelincik Dağı Efsanesi’ne ilham veren de yöre halkının insan bedenine benzettiği bu gövdelerdir işte. Efsaneye gelmeden önce, Gelincik Dağı’ndaki peribacalarının neden Kapadokya’dakiler kadar karakteristik olmadığını söyleyelim. Çatlaklı masif kalkerler üzerinde gelişen Gelincik Dağı peribacaları, volkanik tüfler üzerinde gelişen Kapadokya peribacaları gibi gelişkin ve belirgin olamamıştır ama ne gam! Doğa rekabet bilmez, kendi haline bırakıldığında onda her şey şartlara uygun biçimde uyum ve ahenkle gelişip oluşur.

Efsaneye Göre… Gelincik Dağı Efsanesi’nde, bir düğün alayı vardır. Kim bilir dağların ardındaki hangi köyden yola çıkmış bu kalabalıkta bir kadın altını kirleten çocuğunu, başka bir şey bulamadığı için yufkayla temizlemeye kalkışır. Efsaneler özellikle de kavuşamayan âşıklar üzerine olanlar daha masalsıdır ve kabul etmeli ki Gelincik Dağı Efsanesi’ni dinlerken nahoş bir duygu oluşur içimizde ama ana temayı kaçırmamak gerekir yine de. Anadolu’da nimet denince akla ilkin buğday ve ekmek gelir ve elbette nimete saygısızlık cezasız kalmayacaktır. O kadın ve beraberindekiler, gelene gidene ibret olsun diye oracıkta taş kesilirler. Bugün dağın yamacındaki peribacalarına bakınca orada hakikaten bir gelin alayı var zannedersiniz. Kimi taşlar kocakarıları andırır, kimi aksakallı ihtiyarları, çocuklar da vardır, kundakta bebekler de… Erkek tarafı gelini almış dönüyor mudur, yoksa gelin henüz baba ocağındadır da yoldaki alayımı bekliyordur bilemiyoruz, efsane bu detayı vermiyor bize ama taşların şekilleri öyle ilham verici ki isteyen gelini de damadı da görebilir orada.Gelincik Dağı, şifalı kaplıcalarıyla haklı bir şöhreti zaten yakalamış olan Çermik için işlenmemiş turistik bir cevher gibi. Peribacalarının olduğu yamaca doğru yürüyüşe çıkanlar önce Güneydoğu’da bir Kapadokya bulmanın şaşkınlığını yaşarlar ve sonra nasıl kadim bir coğrafyada, Mezopotamya’da bulunduklarını hatırlarlar; o yamacın bir yanın-
da Karacadağ Volkanı’ndan çıkan lavların oluşturduğu tepelikler, diğer yanda Fırat Nehri uzanır ve Gelincik Dağı’nın efsanesi, Fırat’ın türküsüne karışır. 

 

Çermik’de Gelincik Dağı’nın yamacına tırmananlar, irili ufaklı onlarca peribacasıyla karşılaşırlar. Efsaneye göre işledikleri bir kabahat yüzünden taşa dönüşmüş bir gelin alayıdır o ilginç oluşumlu kayalar. Bilim ise, orada peribacalarının neden ve nasıl oluştuğunu uzun uzun açıklar. Efsane de güzeldir, bilim de; birinde masal, diğerinde gerçek, insanoğluna her ikisi de gerek.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir