Diyarbakır’da Tarihî Su Değirmenleri-Z.Fuat Toprak- Zeynep Aykaç Taş

Değirmenler birer su yapısı olarak bulundukları bölgenin sadece kültürel, sanatsal, medeni veya teknolojik seviyesini değil, aynı zamanda su kaynakları ve bu kaynakların debileri ve diğer akım özellikleri hakkında da bilgi verir.

Tarihî yapılar, bir medeniyetin gelişmişlik düzeyini, kültürünü, dinî inanç ve ibadet veya ritüellerini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Geçmişten bugüne gelen birçok eser, yapıldığı dönemin teknolojisi hakkında da önemli bilgiler sunar. Örneğin Diyarbakır surlarının milattan önce 2000’li yıllarda onarıldığı söylenmektedir. Bu durum, Diyarbakır’da o dönemde inşaat teknolojisini göstermesinin yanı sıra Diyarbakır’ın en az 4000 yıldır önemli bir kent olduğunu da göstermektedir. Surlar, aynı zamanda birçok medeniyetin bu kenti ele geçirmeye çalıştığı, yerli halkın düşmanlarının olduğu ve korunmak için de bir sur yapma ihtiyacının doğduğu hakkında da bilgi verir. Bugün üzücü veya sevindirici/gururlandırıcı herhangi bir olayı temsilen yapılan anıtlar, binlerce yıl sonra o olaylar hakkında insanlığa bilgi verecektir. 

 

Bazı tarihî yapılar sadece medeniyetlerin özelliklerini değil, aynı zamanda bulundukları bölgenin o çağdaki coğrafyası, jeolojik yapısı, su kaynaklarının varlığı, kısmen iklim ve meteorolojik özellikleri, taşkın ve kuraklıkları ve benzeri doğal yapısı hakkında da bilgi sunar. Köprüler, çeşmeler, sarnıçlar, su kemerleri, su taşıma ve sulama sistemleri, su değirmenleri, kuyular, hamamlar ve barajlar gibi antik dönemlerden günümüze kadar gelmiş tarihî su yapıları, bu tür yapılardan sayılır. Mesela, Malabadi Köprüsü dünyanın en yüksek tek açıklıklı tarihî köprülerinden biridir. Perpıra (Pır Pıra-çok köprü) Köprüsü de dünyanın en uzun tarihî köprüsüdür. İkisi de Batman Çayı üzerinde inşa edilen bu köprüler, bize bu akarsuyun o dönemdeki debisinin çok yüksek olduğu bilgisini verir. Bu köprüleri On Gözlü Köprü ile karşılaştırdığımızda da, geçmişte Batman Çayı’nın debisinin Dicle’nin debisinden daha fazla olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Nitekim günümüz teknolojisi ile yapılan ölçümler de bu bilgiyi doğrulamaktadır. Aynı şekilde, Diyarbakır’ın su ihtiyacını karşılamak üzere Kanuni’nin emriyle inşa edilen ve Hamravat suyunu Diyarbakır’a taşıyan su kemeri ve diğer tüm bileşenleri ile suyolu ve sistemi de bize geçmişe ait bir bilgi sunar. Bu kemerlerin varlığından yola çıkarak, o dönemde Diyarbakır’ın sur içinde veya yakın bölgelerinde su kaynaklarının yetersiz kaldığı veya Hamravat suyunun daha kaliteli bir su olduğu bilgisine ulaşabiliriz. 

 

Değirmenin tarihi 

Değirmenler de birer su yapısı olarak bulundukları bölgenin sadece kültürel, sanatsal, medenî veya teknolojik seviyesini değil, aynı zamanda su kaynakları ve bu su kaynaklarının debileri ve diğer akım özellikleri hakkında bilgi vermektedir. Değirmenlerin ilk örnekleri, insan soyunun toprağa bağlandığı ve ilk tarım etkinliklerinin başladığı Cilâlıtaş Devri’ne (MÖ9000-5600) yani Neolitik Dönem’e kadar uzanır. Kimi kaynaklar (Moritz ve Wikander) su değirmeninin icadını MÖ II. yüzyılın sonu veya I. yüzyılın başına götürürken, kimi de (Lewis) değirmenlerin MÖ III. yüzyılda diğer su kaldıraçları ile birlikte ortaya çıktığını söyler.

Değirmenleri, enerji kaynakları itibari ile beş sınıfta toplamak mümkündür. İnsan-hayvan gücü ile çalışan değirmenler, rüzgâr enerjisi ile çalışan değirmenler (yel değirmenleri), buhar basıncı ile çalışan değirmenler, su değirmenleri ve elektrikli değirmenler. Buhar basıncı ile çalışan değirmenlerde enerji kaynağı odun, kömür ve benzeri yakıtlardır. Buhar tribününün çalışma prensibine dayanır. Bunlara yörede “aşê agır” (ateş değirmeni) denmektedir. Su değirmenleri de suyun potansiyel enerjisinden yararlanarak çalışır. Potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye, ardından mekanik enerjiye dönüştüren bir mekanizmaya sahiptir. Elektrikli değirmenler ise, diğer değirmenlerin dönemini kapatan modern değirmenlerdir. Şu an nostalji düzeyinde hâlâ her çeşitten değirmen olmakla birlikte, en yüksek teknolojiye sahip olanlar bu tür değirmenlerdir. Değirmenler, tahıl öğütüp un elde etmek veya tahılı dövmek amacıyla kullanılırlar. Tahıl öğütenlere yörede “aş” denirken, tahılı döven değirmenler de “dıng” olarak adlandırılır. Değirmenler ayrıca kendi içlerinde yatay ve düşey çarklı değirmenler olarak da ikiye ayrılır. Diyarbakır’da eskiden en yaygın kullanılanlar yatay çarklı su değirmenleriydi. Bununla beraber buhar gücüyle çalışan değirmenler de mevcuttu. Şehirde yel değirmeni varlığına ilişkin ise herhangi bir iz yoktur. Bu değirmenler yerini günümüzde elektrikle çalışan değirmenlere bırakmışlardır. 

 

Diyarbakır’ın tarihî su değirmenleri

Diyarbakır, güneybatıda Karacadağ, güneyde Mardin Eşiği, kuzey ve kuzeybatıda ise Güneydoğu Torosları’yla yay gibi çevrilidir. Kent merkezi ise daha çok ovalıktır. Bununla birlikte, merkez ilçelerde ve merkeze bağlı köylerde su değirmenlerinin çalışması için gereken düşüyü sağlayacak düzeyde engebeler bulunmaktadır. Şehrin ayrıca Dicle nehri başta olmak üzere, su kaynakları açısından da zengin oluşu, düşünün yeterli olduğu birçok yerde değirmen kurulmasına zemin hazırlamıştır. 

 

Tespit edilen değirmenler ve özellikleri 

2020 ve 21 yıllarında yaptığımız alan çalışmasında Diyarbakır şehir merkezinde yedi tarihî değeri olan değirmeni kayıt altına aldık. Bu değirmenler, “Hevsel Bahçeleri Değirmenleri” olarak bilinmektedir. Aynı araştırmada Dicle’nin Değirmenli Köyü’nde on iki, Merkez Sur ilçesine bağlı Ambar Köyü’nde bir ve Satı Köyü’nde ise üç su değirmeni tespit ettik. Bununla birlikte il sınırları içinde çok sayıda su değirmeninin olduğu bilinen bir gerçektir. Ağırlıkla, Mardinkapı ve Hevsel bağlantısı üzerinde bulunan Hevsel Bahçeleri Değirmenleri, Anzele’den gelen su kaynağı üzerinde kurulmuş ve bölge köylerinden gelen tahıllardan un elde etmekte kullanılmıştır. Kentleşme ile birlikte Anzele su kaynağından gelen suyun azalması ve elektrikle çalışan modern değirmenlerin kurulması, Hevsel bölgesinde yer alan değirmenlerin önemini yitirip terk edilmelerine sebep olmuştur. Hevsel Bahçeleri Değirmenleri grubuna giren, Mardinkapı’daki Keçi Burcu’nun altında beş, Fiskaya tarafında ise iki adet değirmen bulunmaktadır. Bunlardan birinin kanal yapısı, depolama kısmı gibi genel hatları sağlamdır. Fakat diğer değirmenlerin tamamen yıkılmış durumda olduğu gözlemlenmiştir. Bu değirmenlerin yapım malzemesi ve yer bilgilerini, daha anlaşılır olması için 1’den 7’ye kadar numara vererek anlatacağız. Değirmen I, bazalt taşından yapılmış antik bir yapıdır. Günümüzde kanal malzemesi olarak beton kullanıldığı görülür, ancak orijinalinin bazalt taşından yapılmış olabileceği gözlemlenmiştir.  Keçi Burcu’nda yer alan Değirmen II, Suriçi’nden gelen suyun ilk ulaştığı değirmendir. Burada da yine yapı malzemesi bazalttır. Kanal ve kuyu malzemesi olarak tamamıyla bazalt taşı kullanılmıştır. Keçi Burcu’nun alt bölgesinde yer alan bir diğer değirmen olan Değirmen III, bugün tamamıyla yıkılmış durumdadır. Yine aynı yerde inşa edilen Değirmen IV’in kanal ve kuyusu bazalt taştan yapılmıştır.

 

Beylerbeyi Değirmenleri

1551-1564 yılları arasında Diyarbakır’da beylerbeyliği yapan İskender Paşa tarafından inşa edilen ve bir un fabrikası görevi gören beş değirmen ‘Beylerbeyi Değirmenleri’ adıyla anılır. Günümüze sadece ikisi ulaşabilmiş bu değirmenlerden biri olan Değirmen V, Fiskaya’da Hz. Süleyman Camii’nin aşağısında yer alır. Hevsel bahçelerinde bulunan diğer değirmenlere göre daha uzun süre faaliyette bulunmuş ve bu sayede daha uzun süre ayakta kalmayı başarmıştır. Değirmen kanalı, bazalt taşından yapılmış iki ayak üzerine oturtulmuştur. Değirmen kuyusu diğer değirmenlere göre daha derin olduğu için kuyu ağzı tedbir amaçlı demir ızgara ile kapatılmıştır. Yine Beylerbeyi Değirmenlerinden sayılan Değirmen VI, diğer değirmen ile aynı konumda yer alır. Değirmen kanalı ve kuyusu tamamıyla yıkıktır. Varlığı hakkında bilgi sahibi olduğumuz Değirmen VII’nin yerine dair, yaptığımız geniş literatür taramaları ve arazi çalışmalarında ne yazık ki herhangi bir bilgiye ulaşamadık. 

 

Değirmenli ve Satı Köyü

değirmenleri Diyarbakır’a 119 km uzaklıkta yer alan Değirmenli Köyü’nde eski yapı olarak adlandırabileceğimiz 12 adet su değirmeni yer almaktadır. Köyün, adını bu değirmenlerden aldığı söylenebilir. Değirmenli Köyü’nde yer alan değirmenler konum olarak birbirlerine yakın ve yapı olarak aynı tarzda inşa edilmişlerdir. Son yıllarda şehir merkezine gerçekleştirilen göçlerle bu değirmenleri işletebilecek genç nüfus kalmadığı için, çoğu yıkılıp yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. Üç adet değirmen tespit ettiğimiz Satı Köyü değirmenlerinin de, yine bölgesel olarak aynı yapıda ve birbirlerine benzer şekilde inşa edildiklerini söyleyebiliriz. Bu değirmenlerin ikisi art arda inşa edilmiştir. Birine ait değirmen odası hasar görmüş olsa da diğer yapıları kullanılır haldedir. Bu ikisinden uzağa inşa edilen üçüncü değirmen ise tamamen kullanılmaz durumdadır.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir