“İnsanı yüreğinden etkileyen maneviyatı derin şehir”
Diyarbakır en çok sevdiğim ve yaşanılabilir bulduğum şehirlerden bir tanesi. Özellikle doğunun kültürünü, geleneksel sevgisini, saygısını, şefkatini,
merhametini taşıyan insan yapısıyla, bu güzellikleri geleceğe taşıyacağını da umduğum kadim bir şehir. Surları kadar sağlam ahlâk ve inanç yapısına çok inanırım. Mekke’den, Medine’den, Kudüs’ten sonra en çok sahabeyi gövdesinde, toprağında, gönlünde taşıyan, dolayısıyla insanı yüreğinden etkileyen maneviyatı derin bir şehir Diyarbakır.Diyarbakır deyince aklıma gönül zevkleriyle birlikte lezzetleri gelir. O insan yapısının sıcaklığı, selamı, kelamı, muhabbeti hem de damak zevki… Gerçi ‘gurme şehirler’ deyince belki Diyarbakır’ın adı ilk sırada geçmiyor ama bana göre ilk üçten biri Diyarbakır’dır. Hele şu ciğercilerine buradan selam olsun diyorum. Kadim şehirlerde kültür ve sanat daha derin oluyor; edebiyatın en çok şiir tarafı gelişiyor. Çünkü buralar hep bir hüznü, gurbeti ve savaşı yaşamıştır. Bu şehirler rahat bırakılmayan şehirlerdir. Çok kıymetli oldukları için üzerlerinde çok göz vardır. Diyarbakır da bu minvalde şiiriyle, sanatıyla, folkoruyla ve geleneksel kültürü taşımasıyla öne çıkan kıymetli bir şehirdir. Dicle’siyle, surlarıyla, Ulu Camii’yle ülkemizin manevi değerlerinin de sembollerini kendisinde toplamıştır. Ben gördüm çok sevdim; görmeyenlerin de mutlaka görmesini, görenlerin bir daha gelmesini de rica ederim