Yüzyılların tanığı Diyarbakır köprüleri İRFAN YILDIZ-3.Sayı

Köprü, ansiklopedik olarak “yaya ve taşıtların bir akarsuyu ya da herhangi bir yatay engeli aşmaları için inşa edilmiş strüktür” diye tarif edilir. Ancak geçmiş tarihlere baktığımız zaman, köprülerin bu anlam dışında farklı birçok anlam yüklendiklerini görürüz. Bazen, Dicle üzerindeki On Gözlü Köprü’de olduğu gibi, insanların dileklerini suya bıraktığı; bazen hedefledikleri menzile ulaşamayan yolcuların ibadetlerini yaptıkları yapılar olarak karşımıza çıkar. Bazı köprüler yoldan gelip geçen yolcuları ve garipleri barındıran mekânlardır, Malabadi Köprüsü’nün içinde bulunan han odaları gibi.

 

Köprüler doğal engellerle birbirinden ayrılan iki yakayı birleştirdiği gibi, iki insan veya topluluk arasında kurulan bağlantıyı, ilişkiyi de sembolize eder. Bu bazen iki arkadaş, bazen de birbirini seven iki insan olabilir. Malabadi Köprüsü ile ilgili efsanelerde, bu köprünün iki aşığın buluşmasına engel olan nehri geçmek amacıyla yapıldığı belirtilir. Devletler arasındaki sınırları belirleyen nehirler üzerinde yer alan köprüler, aynı zamanda bu devletlerin geçim kaynağıydı. Köprünün bir yakasında bir devlet geçiş ücreti alırken, diğer yakasında başka bir devletin ücret aldığını görürüz. Örneğin, Osmanlı döneminde Malabadi Köprüsü’nün bir tarafında Meyyafarikin Beyliği, diğer tarafında ise Hazzo (Kozluk) Beyliği geçiş ücreti alırdı.

 

İnşa tekniği, süslemesi ve yapım malzemesi bakımından devrin sosyo-kültürel yapısını yansıtan köprüler, aynı zamanda kendilerini yaptıran devletlerin ekonomik gücü hakkında da bilgi verirler. Üzerlerindeki süslemelerde bazen hükümdarın simgesini, bazen eserin yapım aşamasını, bazen de burçlara verilen anlamların nakşedildiğini görürüz. On Gözlü Köprü’de Mervani Sultanı Nizamüddevle Nasr’ın arması olan aslan figürü karşımıza çıkarken, Malabadi Köprüsü’nde köprünün maketinin sunumu ve Şîr ü Hurşid (aslan ve güneş) sahnesi tasvirine rastlarız.

 

Köprüler sadece iki yakanın birbirine irtibatını sağlamaz, aynı zamanda kültürlerin birbiriyle etkileşimine, ticaretin gelişmesine, kervanların rahat bir şekilde seyahat etmelerine, savaş esnasında orduların zahmet sizce geçişine ve kutsal topraklara hac ibadeti için giden kafilelerin daha rahat bir yolculuk yapmalarına imkân verirdi.

 

İnsanlar ilk çağlardan beri nehirleri aşmak için köprüler yapmışlardır. Başlangıçta ahşaptan basit bir şekilde inşa edilen bu köprüler, yerlerini zamanla kemerli taş köprülere bıraktılar. Askerî ve sosyal amaçlı inşa edilen köprüler, Anadolu’da da eski çağlardan beri inşa edilegelen yapılardır. Anadolu coğrafyası büyük bir ulaşım ağına sahipti ve kervanların ulaşımını sağlayabilmek için nehirler üzerinde köprüler kurulması zaruriydi. Mimarî açıdan önemli bir yer tutan köprüler, aynı zamanda göl, ırmak, dere, vadi gibi unsurları aşmak için yapılmış stratejik amaçlı yapılardı. Köprüler, yolcuların, askerî unsurların ve kervanların ulaşımında kolaylık ve sürat sağlar, ticaretin canlı ve güvenli bir ortamda sürdürülmesine yardımcı olurdu. Yapılışlarında dinî inancın ve sosyal düzenin de önemli bir payı vardı.

 

Diyarbakır Köprüleri

 

Köprüler genelde üzerinde kuruldukları arazi yapısına göre şekil alırlar. Arazi eğer geniş ve bataklıksa, akarsuyun yayılma alanına göre geniş, çok gözlü ve yayvan bir şekillendirme esastır. Eğer akarsu dar ve dik vadilerden geçiyorsa, buralara da geniş açıklıklı ve yüksek kemerli köprüler uygulanır. Diyarbakır ili ve ilçelerinde başta Dicle Nehri, Ambar Çayı, Kulp Çayı, Kızıl Çay, Sinek Çayı olmak üzere birçok nehir, çay ve dere ve bu suları aşmak için yapılan köprüler bulunmaktadır. Diyarbakır’daki köprüleri incelediğimizde On Gözlü, Ambar Çayı ve Perpıra (Nasırüddevle) köprülerinde olduğu gibi yayvan ve çok gözlü köprülerin çoğunlukla Mervani döneminde inşa edildiğini; Malabadi, Haburman ve Sinek Çayı köprülerinde olduğu gibi geniş açıklıklı ana gözlü köprülerin ise Artuklular döneminde yapıldığını görürüz. Bulunduğu stratejik konumundan dolayı Mezopotamya ile Anadolu ve Kafkasya arasında bir köprü görevi gören Diyarbakır’da ve ilçelerinde birçok köprü inşa edilmiştir. Diyarbakır il sınırları içerisinde bulunan köprüler; On Gözlü Köprü, Malabadi Köprüsü, Haburman Köprü, Sinek I Köprüsü, Sinek II Köprüsü, Kara Köprü, Halilviran Köprüsü, Ambar Çayı Köprüsü, Devegeçidi Köprüsü, Sancak Köprüsü, Çüngüş Köprüsü, Kalemdan Köprüsü, Hoşan Deresi Köprüsü, Atak Köprüsü, İskele Köprüsü, Yiğityolu Köprüsü, Hüseyin Ağa Köprüsü, Koki Köprüsü, Gabon Köprüsü, Üçlü Köprü I, Üçlü Köprü II, Dilaver Köprüsü, Goderni Taş Köprü, Şeytanderesi Köprüsü, Serdi Köprüsü, Feyter Köprüsü ve Taşhelvası I, II, III köprüleridir.

 

Bu köprülerin çoğu sultanlar tarafından yaptırılmıştır ve bânileri erkektir. Bânisi kadın olan tek köprü, Necmettin Alpi’nin kızı Zübeyde Hatun tarafından yaptırılan Çermik Haburman Köprüsü’dür.

 

On Gözlü Köprü, doğu ve güneydoğudan gelen orduların, elçilerin, yolcuların ve kervanların Diyarbakır’a ulaşmak için kullandıkları tek ve alternatifsiz köprüdür.

Dicle veya Silvan Köprüsü de denen eser, göz sayısından dolayı bu adı almıştır. Köprü, üzerindeki yazıta göre, Mervanoğlu Nizamüddevle Nasr’ın buyruğu üzerine 457/ 1065 tarihinde inşa edilmiştir. Yapıldığı yerde daha önce Bizanslılar tarafından 974 yılında yıktırılmış başka bir köprü bulunuyordu. Dicle nehri üzerinde doğu-batı aksında uzanan eser, çok gözlü, sivri kemerli ve düz yollu bir planlama gösterir. Nehir yatağının geniş olması sebebiyle köprünün boyu uzun tutulmuş ve böylece düz bir döşeme oluşturulmuştur. Namazgâhlı köprüler grubuna giren köprünün, güney tempan duvarında bulunan mihrap nişinin işlevi de budur.

 

Diyarbakır–Silvan yolu üzerinde 25. km’de bulunan Ambar (Hev) Çayı Köprüsü, İbnü’l-Ezrak’ın verdiği bilgilere göre Mervani hükümdarlarından Nâsırüddevle’nin emri ve şahsi parasıyla, Amed Kadısı Ebu Ali tarafından yaptırılmış. 431/1040 tarihli eser, çok gözlü, sivri kemerli ve düz yollu köprüler grubuna girer. Kalker taşından inşa edilen köprü, ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır.

 

Diyarbakır-Bitlis Kervan Yolu üzerinde yer alan Malabadi Köprüsü, Diyarbakır’ın İran ve Kafkasya yönünde devam eden ticaret rotasının önemli geçitlerinden biridir. Köprünün bulunduğu yerde, daha önceleri Mervani Devleti’nin kurucusu Bad bin Dûstek (983-990) tarafından yaptırılan bir başka köprü bulunuyordu. Bu köprüye Bad bin Dûstek’e izafeten “Malabadi (Bad Ailesi) Köprüsü” adı verilmişti. Günümüzde mevcut olan köprü ise, üzerindeki kitabeye göre 542/1147 tarihinde Mardin Artuklu Beylerinden Hüsamettin Timurtaş tarafından yeniden yaptırılan köprüdür. Eser, ana gözlü, yolu dik eğimli plan şemasına sahiptir. Beş göze sahip köprüde suyun geçtiği ana göz yüksek ve geniş, yan gözler ise tahliye vazifesini gördüğünden daha küçük yapılmıştır. Malabadi Köprüsü dünyanın en geniş ve yüksek kemer açıklıklı köprüsü olması bakımından oldukça önemlidir. 1940 yılında köprüyü inceleyen Albert Gabriel’in, köprü için söylediği; “Modern statik hesabının olmadığı devirde bu açıklıkta, o zaman için böyle bir eser, hayranlık ve takdiri muciptir. Ayasofya’nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer. Balkanlar’da, Türkiye’de, Orta Şark’ta bu açıklıkta, bu yaşta köprü yoktur” sözleri köprünün taşıdığı evrensel değere işaret eder.

 

Kulp ilçesinden 30 km. uzaklıkta bulunan Taşköprü (Goderni) Köyü’ndeki Goderni Taş Köprü, köyün kuzeybatısında Sarım Çayı üzerindedir. Kulp, Silvan ve Hazro ilçelerini birbirine bağlayan önemli bir geçit noktasında yer alan köprü, kuzey-güney istikametinde uzanır. Eser, çok gözlü, sivri kemerli ve yolunun düz olduğu köprüler grubuna girer. Çermik ilçesinde bulunan Haburman Köprüsü, Ergani- Siverek kervan yolunda Sinek Çayı üzerine inşa edilmiştir. Kitabesine göre, 595/1198-1199 tarihinde Necmeddin Alpi’nin kızı Zübeyde Hatun tarafından yaptırılmıştır. Üç gözlü, sivri kemerli, yolu dik olan köprünün sivri kemerli orta gözü büyük ve yüksek tutulmuştur; yanlardaki iki göz ise boşaltma gözleri olduğundan daha küçük tasarlanmıştır. Bu açıdan köprü, ana gözlü köprülerin özelliğini gösterir. Nasırüddevle (Perpıra) Köprüsü Batman Çayı üzerinde doğu-batı aksında uzanır.

 

Mervani hükümdarı Nasırüddevle Ahmet (401-453/1010- 1061) tarafından Nasıriye Şehrine giden güzergâhta yaptırılmıştır. Mervani döneminde Meyyafarikin-Nasıriye kentinin bağlantısını sağlayan tek köprüdür. İsmini, Kürtçe köprü ayakları anlamına gelen “Perpıra” kelimesinden alır. On dört ayağı günümüze kısmen ulaşan köprü, kalan izlere göre, çok gözlü ve yolu düz köprüler grubuna girer. Çınar ilçe sınırlarındaki Dilaver Köprüsü, eski Diyarbakır-Viranşehir kervan yolunda Dilaver Çayı üzerindedir.

 

Eser, Osmanlı devrinde Diyarbakır Valisi Dilaver Paşa (1615) tarafından yaptırıldığından Dilaver Köprüsü olarak adlandırılmıştır. Çok gözlü, sivri kemerli, yolu düz olan köprülerdendir.

 

Eğil yolu üzerindeki Devegeçidi Suyu üzerinde yer alan Devegeçidi Köprüsü, 13. yüzyıldan kalma bir Artuklu eseridir. Bazalt taşla inşa edilen köprü, yedi adet sivri kemerli göze sahiptir.

 

Genellikle taş malzemeden inşa edilen Diyarbakır ve ilçelerindeki köprüler, üzerinde inşa edildikleri sudan dolayı sürekli bir aşınmaya maruz kalmışlardır. Aynı zamanda yol güzergâhlarının değişmesinden, tabiat şartları ve definecilerin yaptıkları tahribattan dolayı da bir kısmı yıkılmış veya tahrip olmuştur. Dibini, Bırdınıç, Halil İbrahim ve Kemok köprüleri yapılan baraj göllerinin altında kaldığından günümüze ulaşamamışlardır. Feyter, Ambar Çayı, Gabon, Yiğityolu köprülerinin ise günümüze kısmen kalıntıları ulaşmıştır.

İrfan Yıldız

 Prof. Dr., Dicle Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü

Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir