SUNUŞ 6 . sayı

Diyarbakır, asırların birikimiyle şekillenerek bugünlere gelen muazzam müziğimizin en güzel duyulacağı şehirlerden biridir. Burada müzik, mimarisi, edebiyatı, sanatı, dilleri ve inançlarıyla görkemli bir medeniyetin, sesler ve notalar üzerinden görünür hâle gelmesi gibidir.
Bu kadim şehir, kendi kültür ortamından beslenerek yetiştirdiği birçok güftekâr ve bestekârla klasik musikimizde önemli bir yerde dururken; diğer yandan ürettiği halk müziğiyle; türküleri, mayaları ve ağıtlarıyla tartışmasız bir müzik deryasıdır. Dergâhlarında okunan
mevlidler ve ilahiler ‘deruni bir ahenk’ taşır; yaylalarda söylenen türküler, divanlarda okunan kılamlar hepimizin ortak hikâyesini anlatır.
Müzik bu şehirde, kulağımıza okunan ezanla, annemizin söylediği, Karacadağ’ın yayla suları gibi berrak ninnilerle başlar. Nağmesini, makamını ve ahengini Diyarbakır Kalesi’nden, Hevsel’de yetişen reyhandan, gülden, aksiseda bulduğu taş duvarlı evlerden, kenarında kuşların şakıdığı Dicle’den alır. Ortak bir gönül birliğidir müzik Diyarbakır’da, toplumun nota nota işlediği geleneğidir; dünü, bugünü ve yarınıyla, bütün kültürünü içine alan hafızasıdır. Diyarbakır’da müziğin tarihî serüvenine ışık tutmaya çalıştığımız bu sayımızda, şehrin dünden bugüne taşınan müzikal birikimini ele aldık. Şehrin havasına, suyuna, toprağına sirayet etmiş müziğini, bu köklü zenginliğini yeniden gözler önüne sermek istedik. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın da dediği gibi,

“Mûsıkî hikmete dair fendir
Bilene bilmeyene rûşendir
Nice esrârı var idrak idecek
Yer gelür sineleri çâk idecek…”
Diyarbakır şarkıları ve türküleri, her bir notasında gizli sırlarıyla anlaşılmayı bekleyen, gönüllerimizi kâh mest eden, kâh mahzun eyleyen kıymetli eserlerdir. Burada anlattığımız; hepimizin ortak mirası, insanlarını, gönülden g.nüle görünmez bir bağla bağlayan Anadolu’nun sesidir.
Keyifle okumanızı umuyorum.

Ali İhsan Su
Diyarbakır Valisi

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir