Kabir ve Makamlar – 2. Sayı

Diyarbakır İslam’ın Anadolu’ya açılan kapısıdır.
Anadolu’nun İslam’la şereflenen ilk şehirlerinden,
ilk tevhid merkezlerinden biridir. İyaz bin Ğanm
komutasındaki İslam orduları şehri fethetmek için uzun
uğraşlar verince, İslam ordularının efsane komutanı
Halid bin Velid Diyarbakır’ı fethetme uğruna oğlu
Süleyman’ı ve yirmi dört sahabe arkadaşını feda etmiştir.

Ömrünü Diyarbakır’da geçirmiş yaşlı çınarların, bir sohbet sırasında, şehri anlatırken ilk dile getirdikleri husus, şehrin sahabeler ve peygamberler diyarı olduğudur. Diyarbakırlı büyüklerimiz önce, Hz. Yunus’un Diyarbakır’a geldiğinden ve şehir için dua ettiğinden bahsederler. Sonrasında Eğil’de medfun olan Hz. Elyesa ve Hz. Zülkifl peygamberlerin, Eğil’e nasıl geldiklerini, vefat ettikten sonra nereye defnedildiklerini; 1995 yılında, kabirleri baraj altında kalacak olduğu için, naaşlarının nasıl nakledildiğini ve o gün ilçede vuku bulan olayları anlatırlar. Tarih, onların zihnine nakşedilmiş bir olaylar manzumesidir, eski kitaplardan, büyüklerinden dinledikleri hikâyelerden oluşan büyülü bir zamandır. Diyarbakır’ın İslam orduları tarafından fethedildiği günü yaşar gibi anlatırken, fetih sırasında kaç sahabenin şehit olduğunu, bu sahabelerin günümüzde İçkale’nin yanı başında bulunan Hz. Süleyman Camii’nin avlusuna nasıl defnedildiklerini görmüş gibidirler. Onlar sözlü tarihin baş mimarlarıdır, şehre dair en sırlı bilgiler onların diliyle, kuşaktan kuşağa aktarılarak gelmiştir bugünlere.

 

Şehirde medfun peygamber ve sahabilerle ilgili, sözlü anlatım dışında, daha bilimsel ve doyurucu bir bilgi istersek, yazılı kaynaklara başvurmamız gerekir. 1898, 1903 ve 1905 tarihli Diyarbakır Salnameleri mesela, “Nebi Elyesa’nın ve Nebi Zülkifl’in kabirlerinin Eğil’de olduğunu” yazar. Yine 1883, 1890 ve 1900 yıllarına ait salnamelerde de “Nebi Zülkifl’in makamının Ergani’de olduğu” belirtilir. Hem sözlü tarihe ait rivayetlere, hem de yazılı kaynak ve kitabelerdeki bilgilere dayanarak, Diyarbakır’ın peygamberler ve sahabeler şehri olduğunu ve bu şehrin topraklarında birçok sahabe ve peygamber yattığını ifade edebiliriz.

 

Taşlara Kazınmış Belgeler

 

Türbeler ve mezar taşları üzerindeki kitabeler de, yazılı tarih kaynaklarından biridir. Özellikle İç Kale’deki Sahabeler Türbesi üzerinde bulunan kitabe, Hz. Zülkifl’in türbesi üzerinde bulunan kitabeler, Eğil Amini (Kalecik) köyü mezarlığındaki mezar taşı kitabeleri ve Kocaköy ilçesine bağlı Bozbağlar (Kuçik) köyündeki mezar taşı kitabeleri, adeta taşlara kazınmış belgelerdir. Zülkifl Peygamberin kabrinin başucunda bulunan 487/1094 tarihli kitabe “Bu kabir Hz. Zülkifl’in kabridir.” diyerek Hz. Zülkifl’in burada gömülü olduğunu açıkça ifade eder. Bu kitabe aynı zamanda Anadolu’da bir mezar anıtı üzerinde bulunan en erken tarihli kitabe olması açısından da önemlidir. 

Hz. Zülkifl Türbesi’nin üzerinde ayrıca Osmanlı dönemine ait 1091/1680 tarihli bir onarım kitabesi bulunur. Zülkifl Peygamberin kabrinin bulunduğu bölüme geçişi sağlayan küçük bir kapının üzerindeki kitabede de, mezarın Zülkifl Aleyhisselam’a ait olduğu belirtilir. Kitabenin metni şöyledir: “Haza merkad Zülkifl Aleyhisselam (Bu Mezar Zülkif Aleyhisselam’ındır).”

 

Yine Hz. Zülkifl’in türbesinde bulunan 487/1094 tarihli bir diğer kitabede de şu ibareler dikkat çeker: “Bismillahirrahmanirahim. Haza Kabru Zü’l-kifl sallalahu aleyhi/Tatavvâ’ bihi Ebubekr İbn el-Mevdud vesellem/ Sene seb’in ve semânin ve erba’a mietin.”

 

Metnin anlamı şöyledir: “Çok bağışlayıcı ve merhamet edici olan Allah’ın adıyla. Bu kabir Zülkifl Peygamber’e -salat ve selam onun üzerine olsun- aittir. Mevdudî oğlu Ebubekir 487 yılında bu yapıyı yapmaya muvaffak oldu.”

 

Türbenin üzerindeki onarım kitabesi de bize şu bilgileri verir: “Fatiha/ Koyana fi sene 1091 rahmet/A’mile Ali /Kad tatavvâ’ bi tecdidi hazel makami şerif/Lâ’l Han Hatun el muhtereme binti Şeyh Ömer ruhu içün.” (Makam-ı şerifin yenilenmesini 1091 yılında Şeyh Ömer Kızı muhterem Lâ’l Han Hatun (meccanen) üstlendi. Ustası Amele Ali’dir. Bu kitabeyi buraya koyana rahmet, ruhu için Fatiha.)

 

İç Kale Sahabeler Türbesi

 

Diyarbakır İslam’ın Anadolu’ya açılan kapısıdır. Anadolu’nun İslam’la şereflenen ilk şehirlerinden, ilk tevhid merkezlerinden biridir. İyaz bin Ğanm komutasındaki İslam orduları şehri fethetmek için uzun uğraşlar verince, İslam ordularının efsane komutanı Halid bin Velid Diyarbakır’ı fethetme uğruna oğlu Süleyman’ı ve yirmi dört sahabe arkadaşını feda etmiştir. Diyarbakır ve çevresindeki yerleşimlerin fethi sırasında şehit olan birçok sahabe buraya defnedilmiştir. Bugün Sahabeler Türbesi’ne açılan güney pencerenin üzerindeki 1041–43/1631- 33 tarihli kitabe, Halid bin Velid’in oğlu Süleyman ile yirmi dört sahabenin bu kubbenin altında medfun olduğu bilgisini verir. Kitabede geçen metin şöyledir:

 

“Halid oğlu fatih-i Amid Süleyman Hazreti / Kim yiğirmi dört sahabeyle olup bunda şehid. / Kubbenin altında medfundur sahabe cümlesi / Bu müşerref yerde mesken kıldılar vakt-ı medid. / Murtaza Paşa Silahdara Hûda ihsân edüb / Bir müzehhep perde astı üstüne ânın cedid. / Kıldı ihyâ zib ü ziynetle der ü divârını / Kim okursa Fâtiha rûz-i ceza ola said.”

 

Amini Kalesi ve Bozbağlar Haziresi

 

Tarihî kaynaklarda, Kal’atü’l-Yemaniye (Amini Kalesi)’nin İslam orduları tarafından fethi sırasında şehit olan sahabelerin buraya gömüldükleri bilgisi yer alır. Eğil ilçesinde 2010 yılında yaptığımız “Diyarbakır İli ve İlçeleri Ortaçağ ve Sonrası Mimari ve Sanat Eserlerinin Tespiti” adlı yüzey araştırmasında, ilçenin kuzeydoğusunda bulunan Amini Kalesi’nin girişindeki hazîrede tespit ettiğimiz erken tarihli kufî yazılı mezar taşı parçaları, kalenin fethi sırasında şehit düşen sahabelerin buraya gömüldüğünün yazılı kanıtıdır. Yine aynı çalışma kapsamında 2014 yılında Kocaköy ilçesinin Bozbağlar köyünde yaptığımız saha araştırmasında da sahabe kabirlerinin izlerine rastlanmıştır.

 

Bu bilgiler ışığında, Diyarbakır’ın Hz. Elyesa’nın, Hz. Zülkifl’in, Süleyman bin Halid ile yirmi dört sahabe arkadaşının ve adını bilmediğimiz daha birçok sahabenin medfun olduğu bir şehir olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

İrfan Yıldız

Prof. Dr., Dicle Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü

Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir