Hava ve atmosferin özellikleri çok eskiden beri insanların ilgisini çekmiştir. İnsanoğlu bu alanda yaptığı çalışmalarla birçok kuramsal bilgiye ulaşmış ve bu bilgiler sayesinde mekanik araçlar üretmiştir. Bu araçların inşasında hava ve boşluk kadar, denge de temel prensiplerden biridir. Mekanik araçlar arasında en dikkat çekeni ise otomatlardır. Otomat, kendiliğinden harekete başlayıp düzenli bir biçimde bir işi gördükten sonra kendiliğinden duran ve sonra tekrar harekete geçebilen araç anlamına gelir ve daha çok insan veya hayvan hareketlerini taklit eden makineler için kullanılır.
Otomatların tarihi çok eskilere uzanır ve insanın, gezegenlerin, ayın, güneşin ve yeryüzündeki canlıların hareketini taklit etme isteğine dayanır. Bu isteğin en eski işaretleri, mağaralardaki boyanmış taşlar, tuhaf figürler ve idollerdir. Mısır mezarlarında bulunan, kolları hareket eden bebekler ve Antik Yunan’da da, MÖ 4. yüzyılda Daidalos ve Arhitas’ın yaptığı kuşlar otomatların ilk örnekleri olarak kabul edilebilir.
Otomat üzerindeki çalışmalar iki koldan geliştirilmiştir: Bir yanda insanları hayrete düşüren ve eğlendiren araçlar, diğer yanda ise otomasyona bağlı olarak gelişen su saatleri yapılmıştır. Hava, boşluk, su, ateş ve dengeye ilişkin çeşitli fizik prensiplerine dayanılarak inşa edilen bu tip araçlara en erken Eski Yunanlılarda rastlanmaktadır. Ctesibios (MÖ 285-222), Philon (MÖ 280-220) ve Heron’un (MS 10-70) attığı adımlarla başlayan çalışmalar, daha sonra İslâm Dünyasında da sürdürülmüş; Müslüman mühendisler, kendilerinden önce yapılan çalışmaları daha da ileri götürmüşlerdir. Benî Musâ’nın (9. yüzyıl) Kitâbü’l-Hiyel adlı eseri, o döneme göre hayli gelişmiş olan otonom çalışmalarının ilk örneklerindendir.
Ancak bu konudaki en önemli çalışma hiç kuşkusuz Cezerî’ye aittir. (Bedîüzzamân Ebû’l-‘İzz İsmail ibn er-Rezzâz) el-Cezerî, 13. yüzyılda Artuklu Türkleri Dönemi’nde yaşamış ünlü bir mühendistir. 1136-1233 yılları arasında yaşayan Cezerî’nin hayatına ilişkin, yazdığı el-Câmi Beyne’l-İlim ve’l-Ameli’n-Nâfi fî Sınaati’l-Hiyel kitabının girişinde söylediklerinin dışında bir bilgiye sahip değiliz. Diyarbekir Sultanı Sukmân bin Artuk’un (1200-1222), daha önce de babasının ve kardeşinin hizmetinde bulunmuştur. Sultanlığa hizmet süresi 1181’den başlamak üzere 25 yıldır.
Cezerî’nin Dehasında Otomatlar
Cezerî’nin araçları arasında otomatlar önemli bir yer tutar. Eski Yunan’da bazı otomatlarda süs olarak insan figürü kullanılmışsa da Cezerî’den önce insan biçimli otomatlara rastlanmaz.

Dolayısıyla Cezerî’nin bazı araçları mekanik tarihinde “robotların atası” olarak anılmaktadır.
Cezerî birçok aracında insan figürüne hareket vermeyi başarmış, insan figürünün içine gizli mekanik düzenekler yerleştirerek, onların hareket etmelerini sağlamıştır. Yaptığı bu otomatlarla Cezerî, sibernetiğin kurucusu olarak da anılmaktadır. Cezerî, 1206’da kaleme aldığı el-Câmi Beyne’l-İlim ve’l-Ameli’n-Nâfi fî Sınaati’l-Hiyel (Makine Yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar) adlı eseriyle İslâm Dünyası’nda, hava, boşluk ve denge konusuna ilişkin kuramsal ve uygulamaya dönük bilgileri doruk noktasına ulaştırmıştır. Cezeri’nin Sultan Sukmân bin Artuk’un isteği üzerine kaleme aldığını dile getirdiği bu kitap, birbirinden ayrı altı kitaptan oluşur. Birinci kitap, eşit saatlerin ve güneş saatlerinin geçişlerinin belirtildiği saatlerin yapımı üzerinedir. Çeşitli su saatlerinin (kayık su saati, fil su saati, bardak su saati, tavuslu su saati) ve mumlu saatlerin tasvirleri verilmiştir. Bütün bunlar, teknoloji tarihi açısından ayrı bir önem taşımaktadır. İkinci kitap, içki partileri için uygun kap ve figürlerin yapımı üzerinedir. İçki partilerinde kullanılmak üzere çeşitli kadehler, kaplar, ibrikler ve insan biçimli otomatların tasvirleri yer alır.
İbriklerin, kan alma teknelerinin ve abdest alma leğenlerinin yapımı üzerine olan üçüncü kitapta, sıcak, soğuk ve ılık su akıtabilen ibriklerin, çeşitli otomatların, hastadan alınan kan miktarını gösteren aletlerin ve abdest için kullanılan leğenlerin örnekleri yer alır. Dördüncü kitap, fıskiyeler ve sürekli çalan flüt için araçlar yapımı üzerine, beşincisi göllerden ve ırmaklardan suyu yukarı çıkaran araçların yapımı üzerinedir. Altıncısı ise değişik ve farklı şeylerin yapımı üzerindir. Amid şehrinin kapısı, çeşitli kilitler ve bir kayıklı saat örneği bu kitapta yer alır.
Cezerî’nin İnsanlığa Armağan İcatları Cezerî, icat ettiği araçlarda yine kendisinin geliştirdiği dişlileri kullanıyordu. İlk dişli örneklerine MÖ 4. ve 3. yüzyılda rastlanmasına rağmen, Cezerî, çevresinde çarkları olan dairesel bir dişli/halka segmentinden oluşan ilk dişli çarkları tasarlamış ve bunları farklı şekillerde kullanmıştır. Bunun en iyi örneğini, bir hayvan gücüyle suyu yukarı çıkardığı bir araçta görürüz. Bu araçta Cezerî, dört dişliyi 90 derecelik açılarla bir mil üzerine yerleştirmiş ve böylece dört ayrı zamanda, zaman farkı olmaksızın suyun sürekli olarak yukarı çıkışını sağlayabilmiştir. Adeta dört silindirli motor aksamına benzeyen böyle bir kullanıma Cezerî’den önce rastlanmaz.
Cezerî’nin en önemli icatlarından biri de krank milidir. Krank mili, eksantrik/dış merkezli bir mildir ve doğrusal hareketi sürekli dairesel harekete çevirerek başka bir araca iletir. En eski elle çalışan kranklar, iplik makinelerinde ve tarımda kullanılmak üzere MÖ 3. yüzyılda Çin’de; döner el değirmeninin eksantrik olarak monte edildiği ilk örnekler ise MÖ 5. Ve MS 2. yüzyılda Roma’da görülür. Gerçek anlamda otomatik olarak işletilen ilk kranklar Cezerî’nin icadıdır. Bazı teknoloji tarihçilerine göre krank milinin mucidi Cezerî’dir.
Cezerî, yıllarını adadığı bilimsel çalışmaları içerisinde onlarca ilke imza atmış, daha önce var olan birçok makineyi daha da ileri seviyelere taşımıştır.
İcat ettiği krank miliyle birlikte, dişliler, regülatörler, pompa ve tulumbalar, şifreli kilitler, hassas kefeler ve daha birçok mühendislik harikası onun elinde, hep daha ileriye taşınmıştır. Günümüzde, Cezerî’nin bu araçlarından bir kısmının birebir çalışır kopyaları Prof. Dr. Fuat Sezgin’in danışmanlığı ile yeniden hayat buldu. Bu araçlar 2008’den bu yana İstanbul Gülhane Parkı’nda açılan İslam, Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. 2018 yılında da Cezerî’nin insanlık birikimine yaptığı katkıdan ilham alınarak kurulan İstanbul Cezerî Müzesi, Cezeri’nin araçlarını tanıtan sergiler ve etkinliklerle ismini yaşatan önemli bir kurumdur.
Yavuz Unat
Prof. Dr., Kastamonu Üniversitesi, Felsefe Bölümü.
Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.