Müzeler şehirlerin kimlik kartları gibidir. O camekânlar arkasında, sanki bir zamanlar toprağın altında yatmıyormuşçasına, tertemiz, ışıl ışıl duran birçok eser, kentlerin doğum tarihini de verir bize. Diyarbakır’ın, bu kökü çağlar öncesine dayanan, ama ruhu hep genç olan şehrin yaşının da 12.000’i çoktan geçtiğini, uygarlığın ilk temellerinin atıldığı eski zamanlarından günümüze gelen birçok esere sahip müzelerine bakıp anlayabiliyoruz.
Diyarbakır’da ilk müzenin, müzecilik anlayışının daha yeni yeni gelişmeye başladığı 1934 yılında, Ulu Camii yakınındaki Zinciriye (Sincariye) Medresesi’nde açıldığı biliniyor. Eski zamanlarına ait çok fazla bilgiye sahip olmadığımız bu müze, 1985 yılında Elazığ Caddesi’ndeki yeni binasına taşınır ve modern müzecilik anlayışıyla bir teşhir-tanzim çalışmasına girişilir. 1993 yılında burada faaliyete geçen müze, 2000 yılında başlatılan ve İç Kale’ye bugünkü düzenini kazandıran İç Kale Projesi’ne dâhil edilerek, bugünkü binasına taşınır. 2015 yılında tamamlanan bu projeyle birlikte Arkeoloji-1 (Kronolojik Sergileme), Valilik Kabul Makamı ziyarete açılır. 2017 yılında Arkeoloji-2 (Tematik Sergileme), Çocuk Uygulama ve Eğitim Merkezi ve Atatürk Müzesi’nin de açılmasıyla İç Kale Müze kompleksi şehrin önemli bir kültürel alanı haline gelir.
Diyarbakır kentinin başlangıç noktası olarak kabul edilen İç Kale’de bulunan Amida Höyüğü’nün MÖ 6000 itibaren yerleşim gördüğü biliniyor. Tarih boyunca yönetim merkezi olarak kullanılan kente, ilk defa MÖ 3000 yılında Hurriler Döneminde bir kale yapıldığı düşünülüyor. İç Kale’de müze kompleksi olarak kullanılan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu yapılmış, Adliye A, Adliye B, Jandarma, Karargâh, Cephanelik, Saint George Kilisesi, Vakıflar Müdürlüğü, Defterdarlık, Eski Cezaevi, 7. Kolordo Komutanlık yapıları ile birlikte ayrıca, Hz. Süleyman Camii ve 27 Sahabe Türbesi, Amida Höyüğü – Artuklu Sarayı, Artuklu Kemeri ve Aslanlı Çeşme gibi bu şehrin önemli değerleri bulunuyor.
Arkeoloji-1 / Kronolojik Sergileme (Adliye A Binası)
Hükümet Konağı olarak inşa edilen Adliye A Binası, 1889 yılında Osmanlı Valisi Sırrı Paşa tarafından yaptırılmış. Binada, Diyarbakır’da gerçekleştirilen kazılara ait buluntular kronolojik olarak sergileniyor. Zemin katta Körtik Tepe, Çayönü, Hakemi Use, Kenan Tepe, Karavelyan salonları, 1. katta Salat Tepe, Müslüman Tepe, Hırbemerdon Tepe, Kavuşan Höyük, Ziyaret Tepe, Üçtepe, Hilar Mağaraları ve İç Kale kazılarına ait sergi salonları bulunuyor.
Arkeoloji-1, Neolitik dönüşümün ilk adımlarının atıldığı dönemden, Osmanlı Dönemi sonuna kadar tarihlendirilen eserlerin sergilendiği salon olarak ziyaretçilerine Diyarbakır’ın köklü tarihini sunmaktadır. Anadolu’da yerleşik düzene geçişin en erken evresinde yer alan 12 bin yıllık geçmişe sahip Körtik Tepe; küçükbaş hayvanların ilk evcilleştirildiği, buğdayın düzenli olarak ilk yetiştirilmeye başlandığı, bakırın tarihte ilk kez işlendiği yer olan Çayönü Höyüğü buluntuları bu salonda sergileniyor. Yukarı Mezopotamya’nın ilk boyalı çanak-çömlek geleneğini sergileyen 8000 yıllık Hakemi Use Höyüğü’nü, Halaf Kültürü’nün erken evresini yansıtan 7800 yıllık Karavelyan’ı bu salondaki buluntularla daha iyi tanıma fırsatı buluruz. 6600 yıl öncesine tarihlenen Kenan Tepe kazılarında çıkarılan Mezopotamya kökenli Ubeid kültürünün Yukarı Dicle’de karşılaşılan en zengin buluntularını inceledikten sonra, bu topraklara iz bırakmış başka birçok uygarlığın, Hurrilerin, Assurluların, Mitannilerin izini de burada sürebiliriz.
Arkeoloji-2 / Tematik Sergileme (Jandarma Binası)
1887-1891 tarihlerinde, Diyarbakır Valisi Hacı Hasan Paşa’nın talimatıyla Jandarma Kışlası olarak yaptırılan bina bugün, Neolitik Dönem’den günümüze kadar eserlerin tematik bir kurguyla sergilendiği bir müze konumunda. 1. katta bulunan Neolitik Dönüşüm salonlarında sırasıyla Dicle Vadisi, fauna-flora, yerleşik düzene geçiş, pişirme, depolama, üretim, ticaret, ölüm ve inanç temalarına bağlı olarak sergileme yapılıyor. Salonlarda temalara ait bilgilendirici canlandırmalar ve maketler de ziyaretçilerin dikkatine sunulmuş.
639 yılında İslam orduları tarafından fethedilmesiyle birlikte bir İslam şehri olan Diyarbakır’ın, bu döneme ait nadide eserleri ise zemin katta sergileniyor. Ayrıca Ulu Camii ve el-Cezeri’ye ait maketler de bu salonda görülebilir. Arkeoloji-2 binasının zemin katında Çocuk Uygulama Eğitim Merkezi olarak hizmet veren ayrı bir salon da bulunuyor.
Atatürk Müzesi (Karargâh Binası)
Umumi Müfettişlik Makamı olarak 1902 yılında inşa edilen bu bina, Atatürk’ün 1917’de 2. Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır’da bulunduğu sırada karargâh olarak kullanılmış. 1973’te 7. Kolordu Komutanlığınca onarılmış, 2017’de yeniden düzenlenerek Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.
Valilik Kabul Makamı (Adliye B Binası)
1891-1893 tarihlerinde Büyük Adliye Sarayı olarak kullanılmak üzere II. Abdülhamid döneminde inşa edilen bina, bugün Valilik Kabul Salonu olarak hizmet veriyor.
Sanat Galerisi (Saint George Kilisesi)
Mimari özelliklerine göre MS 4. yüzyıla tarihlendirilen kilise, Artuklular Döneminde batı tarafına kubbeli bölüm eklenerek hamama dönüştürülmüş. Günümüzde Saint George Kilisesi Sanat Galerisi olarak kullanılıyor.
İdari Bina (Vakıflar Müdürlüğü-Defterdarlık Binası)
Osmanlı Döneminde kamu binası olarak işlev gören bu bina 1900-1907 yıllarına tarihlendirilmekte. Bugün Vakıflar Müdürlüğü ve Defterdarlık olarak kullanılan yapı, Müze İdari Hizmetler Binası olarak da hizmet veriyor.
İdari Ek Bina (Cephanelik) Cephanelik binası,
1906 yılında Ziraat Bankası Dairesi olarak inşa edilmiş. Restorasyonu tamamlandıktan sonra idari ek bina olarak kullanılıyor.
Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı Müdürlüğü (Eski Cezaevi Binası)
Artuklular Döneminde kervansaray olarak inşa edilen yapı, Osmanlı Döneminde onarılarak cezaevine dönüştürülmüş. Eski Cezaevi Binası, Diyarbakır Restorasyon ve Konservasyon Bölge Laboratuvarı ve Müze Müdürlüğü eser deposu olarak kullanılıyor.
Kafeterya (7. Kolordu Komutanlık Binası)
1902 tarihinde dönemin Diyarbakır Valisi Mehmet Faik Paşa amanında Kolordu Binası olarak yaptırılan bina, bugün Hevsel bahçelerinin eşsiz manzarasına açılan bir kafeterya olarak hizmet veriyor.
Artuklu Kemeri
Artuklu Döneminde, 1206-1207 yıllarında inşa edilen 10 m genişliğindeki bu sivri kemerin girişinin iki yanında aslan – boğa mücadelesini içeren ünlü kabartma yer alır.
Aslanlı Çeşme
19. yüzyıl sonlarında yaptırılan üçgen alınlıklı Aslanlı Çeşme’nin, suyun aktığı iki aslan heykelinden biri kaybolmuş, diğeri ise Müze Müdürlüğünce koruma altına alınmıştır. Diyarbakır Müzesi, İç Kale içerisindeki zaten müze niteliğinde olan yapılarıyla, müze içinde müze olmayı başaran dünyadaki nadir komplekslerden birisi. Bu yapı topluluğunun, sergi salonlarıyla, ilklerin merkezi durumunda olan Diyarbakır’ın büyük katkılarda bulunduğu insanlık tarihini bizlere aktarma görevini fazlasıyla üstlendiğini ve farklı özellikleri ile ziyaretçilerine beklenenden çok daha fazlasını sunduğunu söyleyebiliriz.
Aytaç Coşkun
Doç. Dr., Dicle Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü.
Vehbi Yurt
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi Müdürü.
Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.
Bu kısımda sizin de görselinizin bulunmasını isterseniz fotograf@diyarbakirdergisi.com mail adresinize fotoğrafınızı gönderebilirsiniz.