Diyarbakır’daki güvercin evleri Boranhaneler – 8.Sayı

Dünyanın birçok coğrafyasında insan eliyle inşa edilen güvercin evleri, boyutları ve ayrıcalıklı görüntüleri ile dikkat çeker. Bu binalar, güvercinlerle insanlar arasındaki sessiz bir anlaşmanın ürünleri gibidir. İnsanlar, elleriyle yaptıkları bu yapılarla güvercinlere sığınacak bir yuva sağlarken, güvercinler de bu evlere değerli bir ürünü, güvercin gübresini bırakırlar. Bünyesinde bol miktarda fosfor ve azot barındıran ve bağ ve bahçelerdeki ürünlere bereket getiren bu gübre, tarihin en eski çağlarından 20. yüzyılın sonlarına kadar önemini kaybetmeden kullanılmıştır.Avrupa, Kuzey Afrika, Latin Amerika ve Orta Doğu gibi dünyanın çeşitli yerlerinde inşa edilen güvercin evleri,yapıldıkları yerleri hem gübre üretim merkezi hem de son yıllarda turizm ağırlıklı korunan tarihî ve kültürel mirasın bileşeni haline getirmiştir. Columbarium, pigeonnier, colombier, culvery, dovecote, doocot, pigeon cote, palomar, peristerion ve pigeon tower gibi çeşitli isimlerle adlandırılan güvercin evleri ya da kuleleri çeşitli form ve malzemeler ile üretilmişlerdir. Avrupa’daki örnekleri ile kıyaslandığında Orta Doğu’daki güvercin evleri, estetik olarak daha çok güvercin giriş delikleri ile dikkat çekerler.Hem dikkat çeken formları hem de güvercin giriş deliklerinin bulunduğu yüzeyleri ile Orta Doğu’daki örnekleri ile benzerlikler gösteren Diyarbakır kırsalındaki güvercin evleri, içyapılarındaki ayrıcalıklı yönleriyle de dünyadaki örneklerinden ayrışan özellikler sergilemektedir. Diyarbakır kırsalında güvercin evi, yerel halk tarafından “boranhane” olarak adlandırılır. Bu isim, güvercin anlamına gelen “boran” ile ev anlamındaki “hane” kelimelerinin birleşiminden oluşur. Diyarbakır kırsalındaki bu evlerin üretim geleneğinin tarihçesinin yerel halk tarafından tam olarak bilinmediği, ancak yüzlerce yıllık bir geleneğin ürünü oldukları belirtilmektedir. Ayrıca köylerde evini inşa eden köylülerin aynı zamanda bağ ve bahçelerindeki ürünler için de boranhaneler yapmayı ihmal etmediği de yerel halk tarafından anlatılmaktadır.

Boranhanelerin Anatomisi

Diyarbakır kırsalındaki boranhanelerin formları, genel olarak dörtgendir. Bazı örneklere dışarıdan dikkatle bakıldığında form bakımından tabanının daha geniş, üst kısmının ise daha dar olduğu söylenebilir. İran’daki bazı örneklerde olduğu gibi bu binaların bazılarında da kesik piramidal bir form görülebilir. Bazı örneklerde aşağıdan yukarıya doğru olan bu daralma, iç kısımlardaki duvarlarda dikkat çeker. Ortalama 55 cm kalınlığındaki kerpiç duvarların yüksekliği, bu binalarda 4 m’nin üzerinde olabilir.Boranhanelerin içindeki her bir odaya ya da bölüme halk arasında “lüle” adı verilir. Bir boranhanede bir,iki, üç, dört ya da beş lüle bulunabilir. Lüleler arasındaki bağlantılar dar geçitlerle sağlanır. Dörtgen planlı lüleler arasındaki tek fark, büyüklükleri ve yükseklikleridir. Lülelerin eni yaklaşık 190-200 cm arasında değişir. Bir lülenin içine girildiğinde, uçları uzun eksendeki duvarlara binen kavak ağacından üretilen ahşap sırıklar dikkat çeker. Bunlar, güvercinlerin yuvalarına geçmeden önceki durakları olan tüneklerdir. Güvercin tünekleri, 150 ile 200 cm aralıklarında ardışık olarak lülenin uzunluk ekseni boyunca konumlanır ve geçtikleri kerpiç duvarın dış yüzeyine kadar uzanırlar. Böylece, uzun eksendeki yüksek kerpiç duvarları birbirlerine birçok noktadan bağlayarak boranha

Hem dikkat çeken formları hem de güvercin giriş deliklerinin bulunduğu yüzeyleri ile Orta Doğu’daki örnekleri ile benzerlikler gösteren Diyarbakır kırsalındaki güvercin evleri, içyapılarındaki ayrıcalıklı yönleriyle de dünyadaki örneklerinden ayrışan özellikler sergilemektedir.

nenin sağlamlığını ve depreme karşı dayanımını da artırırlar.Bir boranhanenin içine girildiğinde dikkat çeken diğer görüntü ise güvercin yuvalarıdır. İç duvarların yüzeylerine yoğun bir biçimde yerleştirilen güvercin yuvaları, söğüt ağacından yapılan kulplu sepetlerden oluşur. Bu sepetler, bir ucu iç duvara gömülü kavak ağacından üretilen kısa dallara asılırlar. Kulplu sepetlerden oluşan güvercin yuvalarının tabanı, içinde yuvalanan güvercinlerin ya da yavrularının ayaklarının sepet örgüsüne sıkışmaması için çamurla sıvanır.Boranhanelerin dış yüzlerinde dikkat çeken kısımlar ise güvercin giriş delikleridir. Bu deliklerin dış duvar yüzeyindeki dizilimleri, her boranhanede farklılık gösterebilir. Genellikle, güneşe bakan yüzeylerde ya da su yollarına açılan yönlerde yoğun olarak bulunurlar. Bu deliklerden boranhanenin içine giren güvercinler, önce tüneklere, sonra da yuvalarına uçarlar. Hem tüneklerde hem de yuvalarda tüneyen yüzlerce güvercinin dışkısı, boranhanenin toprak zeminine düşer ve orada birikir. Zeminde biriken güvercin gübreleri her yılın Nisan ayında toplanır. Eskiden gübrenin toplanması için boranhanenin dış kapı açıklığı her yıl yıkılır, gübre toplandıktan sonra tekrar kerpiç tuğla örülerek kapatılır ve dışarıdan çamurla sıvanırdı. Günümüzde boranhanelerde görülen dış kapılar, yıllar sonra yapılan ve geleneksel üretimin uzantısı olmayan eklemelerdir.Boranhanelerin toprak örtülü çatıları, düzdür. Çatıların üretim aşamasında önce, karşılıklı uzun eksendeki yüksek kerpiç duvarların üzerine 15-20 cm çapındaki kavak ağaçları çeşitli aralıklarda ardışık olarak dizilir. Bu kirişlerin üzerine dik olarak ince dallar yerleştirilir, onların da üzerine sap ve ottan oluşan bir katman serilir. Islatılan bu katmanın üzerine yaklaşık 40
cm kalınlığında kil doldurulur, onun üzeri de yaklaşık 5 cm kalınlığında ham toprak ile sıvanır. Düz çatıların her yıl bakımlarının yapılması gerekir. Çatı bakımı, yerel dilde “loğlama” 

adı verilen bir yöntemle yapılır. Loğlama, yuvarlak kesitli “loğ” denen bir taşın damda yuvarlanması ile toprak tabakanın gevşeyen ve çatlayan kısımlarının sıkıştırılmasıdır. Bu işlem, toprak gövdenin zayıf kısımlarını sağlamlaştırır.

Boranhaneleri Gelecek Nesillere Aktarmak

Şevket Beysanoğlu ‘Diyarbakır Folklorunda Karpuz ve Güvercin’ adlı eserinde, 1982 yılında Diyarbakır kırsalındaki 17 köyde 283 boranhanenin olduğunu belirtmiştir. Ancak 2006 yılında yaptığımız araştırmalarda bu sayının oldukça azaldığını, sekiz köyde sadece 24 boranhanenin günümüze ulaştığını belirledik. Bu binaların da bazıları oldukça yıpranmış, tavanları çökmüş ve yıkılma sürecine girmiş durumdaydı.Günümüzde yapay gübrenin yaygın olarak kullanıldığı Diyarbakır kırsalında, artık güvercin gübresine olan ihtiyaç azalmıştır. Yerel halkın boranhanelere olan ilgisinin azalması, bu toprak binaların artık bakımlarının da yapılmamasına neden olmuştur. Çevresel estetik bakımından ayrıcalıklı bir tür olan bu binaların, dünya kültürel mirasının bileşenlerinden olduğu unutulmamalıdır. Yüzlerce yıllık bir geleneğin ürünü olarak da, gelecek kuşaklara aktarılması bir zorunluluktur.Bu anlayış kapsamında ayakta kalan boranhanelerin az sayıdaki örneklerini, hem uluslararası hemde ulusal dergilerde yayınlayarak belgelemeye çalıştık. Ayrıca Diyarbakır kırsalındaki boranhanelerin tescillenmesi için girişimde bulunup, ayakta kalan bazı örneklerin tescilini kısmen de olsa sağladık. Ancak boranhanelerin korunması için bu yeterli değildir.Avrupa’da güvercin evlerinin gelecek kuşaklara aktarılması için önce korunmaları, bunun için de özellikle turizm kaynağı olarak kullanılmaları temel bir hedef olarak belirlenmiştir. Aynı anlayış, boranhaneler için de bir fırsat olarak değerlendirilebilir.Bu önemli fırsat, hem resmî hem de özel sektörün hedefleri arasında yer alabilir. Bu çalışma, bu ayrıcalıklı binaların özelliklerine odaklanarak onları tanıtmakta ve korunmalarına katkı sağlayacak bir fırsatı da özellikle vurgulamaktadır.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir