Diyarbakır’da Basının Dibacesi Vilayet Matbaası-4.Sayı

Diyarbakır’ın göz bebeği sayılan İçkale’de Hükûmet
Konağı’na yakın bir mevkide kurulan Vilayet Matbaası,
ülke çapında şöhretli ve ehil insanları bir araya getirmiş ve
gazetenin yazar kadrosunda daima fikir adamları, meşhur
âlimler, vilâyetin yöneticileri ve şairler yer almıştır.

Türk basın tarihinin en uzun süreli yayınlanan yerel gazetesinin ‘Diyarbekir Gazetesi’ olması, tarihin en eski dönemlerinden günümüze bir kültür şehri olarak anılan Diyarbakır için şaşırtıcı bir havadis olmasa gerek. Şehirdeki ilk matbaanın ve o matbaada basılan ilk gazetenin hikâyesi, hem Osmanlı döneminin kendini yapılandırma süreci hem de bu sürece Diyarbakır’ın nasıl dahil olduğuyla ilgili tafsilatlı bilgiler sunar. Diyarbekir Gazetesi, devlet matbaasının bastığı resmî bir gazetedir evet ama hacıların uğurlanışından doğal afetlere, şiddetli yağışlardan et ve ekmek fiyatlarına, ilk kız mektebinin açılışından medreselerin bakımsızlığına, çocuk terbiyesinin öneminden yabancı konsolosların gezilerine kadar şehirde neler olup bittiğinden haberdar eder bizi yine de. Bu bakımdan Diyarbekir Gazetesi’ne yayın hayatının sona erdiği 1963 yılına kadar tam 94 yıl boyunca şehrin güncesini tutan değerli bir kaynak gözüyle bakılmalı.

 

Vilayet Matbaaları ve İlk Gazeteler

 

Diyarbakır’daki ilk matbaayı ve bu matbaada basılan hem resmî hem de özel yayınları mercek altına almadan önce, Osmanlı Devleti’ni ‘vilayet matbaaları’ kurmaya götüren sürecin Tanzimat Dönemi’yle başladığını söyleyelim. 1864’de önce eyalet sistemi kaldırıldı ve idari yapılanma ufak değişikliklerle günümüze kadar ulaşan şeklini aldı; vilayetler, sancaklar, kazalar, nahiyeler ve köyler… Sonra toplam yirmi dört vilayette matbaalar kuruldu ve her vilayet kendi resmi gazetesini çıkarmaya başladı. Böyle bir hamlenin devlet eliyle gerçekleşmesinin tek nedeni, özel teşebbüsün buna güç yetiremeyecek oluşu değildi elbette. Devlet, yurdun en ücra köşesine kadar halkı birinci elden bilgilendirmek ve tabii eğitmek niyetindeydi. Bu açıdan, şehrin ilk matbaasında, dönemin Diyarbakır Valisi Kurt İsmail Hakkı Paşa’nın çabasıyla basılan şehrin ilk gazetesi ‘Diyarbekir’, aynı zamanda bir ‘eğitim tarihçesi’ olarak da okunabilir bugün. Diyarbakır halkının ne kadarı eğitimliydi, şehirliler ya da köylüler eğitime nasıl bakıyordu, devlet, tebaasını ‘aydınlatmak’ ve ‘terbiye etmek’ için nasıl bir yöntem izliyordu hepsi ve daha fazlası Diyarbekir Gazetesi’nde görülebilir. Şehrin adı 1937 yılında Diyarbakır olarak değiştirilince gazetenin yayın hayatına ‘Diyarbakır Gazetesi’ olarak devam ettiği bilgisini de buraya ekleyelim.

 

Payitaht’tan epey uzaktaki bir şehirde ilk defa bir gazete yayınlama çabası, aklınıza yerel imkanlarla, şehrin eli kalem tutan ama pek de tanınmamış insanlarıyla yarı amatörce kotarılmış bir işi getirmemeli. Diyarbakır’ın göz bebeği sayılan İçkale’de Hükümet Konağı’na yakın bir mevkide kurulan matbaa, ülke çapında şöhretli ve ehil insanları bir araya getirmiş ve gazetenin yazar kadrosunda daima fikir adamları, meşhur âlimler, vilâyetin yöneticileri ve şairler yer almıştır. Diyarbakır’ın yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden Ziya Gökalp’in imzasını da 1904-1908 yılları arasında gazetede görürüz nitekim. Önce haftalık olarak çıkarılıp sonra günlük gazeteye dönüşen ‘Diyarbekir’in ilk yazı işleri müdürü Süleyman Nazif’in babası Sait Paşa’dır; onu Ziya Gökalp’in babası Mehmet Tevfik Efendi ve Talat Efendi takip eder ve 1893 yılına geldiğimizde, gazetenin başyazarlığına ve matbaa müdürlüğüne Süleyman Nazif’in getirildiğini görürüz.

 

Diyarbekir Gazetesi, halkı bilgilendirmek ve eğitmek dışında çok önemli bir misyona da sahipti.

 

Devlet, bölgede kullanılan Arapça ve Ermenice dillerinde de yayın yapan bu gazeteyle azınlıklara ulaşmak, onların yanında olduğunu göstermek ve dışarıdan gelebilecek olası tahriklere engel olmak niyetindeydi. Ne ki bir süre sonra, Ermenice konuşan halkın da gazetenin Türkçe yayınlarını takip ettiği anlaşılmış ve bu maliyetli girişimden vazgeçilmiştir. Fakat burada Osmanlı Devleti’nin matbaada Ermenice kitap bastırmak isteyen olur düşüncesiyle gerekli baskı malzemelerini ve bir Ermeni dizgiciyi hazırda tutması gözlerden kaçmamalıdır.

 

Bugün, arşivlerde korunan nüshalarına bir göz gezdirmek bile Diyarbekir Gazetesi’nin arşiv değerini anlamamıza yardımcı olacaktır. Özellikle gazetenin öncelikli görev edindiği ‘halkı eğitmek’ üzerine yazılmış makaleler, duyurular ve haberler devletin bu konudaki gayretini görmemiz açısından önemlidir. Gazete bir yandan, ahlâklı, sorumluluk sahibi, dürüst ve fedakâr bireyler yetiştirmeye yönelik makalelere yer verirken, bir yandan da şehirde ve çevre vilayetlerde açılan yeni okullara ilişkin detaylı haberler yayınlıyordu. Eğitim meselesinin ön plana çıkarılmasının başka bir nedeni daha vardı elbette, gazetenin yayın hayatına başlamasıyla, Diyarbakır’daki eğitim atağı aynı döneme denk düşmüştü ve açılan yeni okullarla ya da bazı düzenlemelerle ilgili gelişmeler sayfalarda sık sık boy gösterir olmuştu. Özellikle rüştiyelerle ilgili haberlere sıklıkla rastlansa da, bugünkü araştırmacılar için Diyarbakır’da açılan ilk kız okulu ‘Diyarbekir Mekteb-i İnas’ haberi daha ilgi çekici olabilir. 

Günümüzde bile kız çocuklarının okutulmasıyla ilgili sorunlar yaşadığımız düşünülürse, sıbyan mektebi düzeyinde açılan bu kız okulunun, o yıllarda yalnız Diyarbakır için değil, çevredeki iller için de ne kadar önemli bir atılım olduğu anlaşılabilir.

 

Gazeteyi okumanın şehri okumak anlamına gelişinin başka örneklerine daha rastlarız o sararmış sayfalarda; Diyarbakır Askerî Rüştiye Mektebi’nde Müslüman ve gayrimüslim öğrencilerin birlikte eğitim görmesi gibi… İlk defa bu mektepte orta öğretim düzeyinde farklı inançlara ait öğrenciler aynı çatı altında buluşmuş ve okulun inşasında da yine Müslüman ve gayrimüslim halk beraberce çalışmıştır. Okulun öğretmen ve yönetici kadrosunda da dinî ya da etnik ayrım gözetilmemesi, şehirdeki kültürel zenginliğin ve barış atmosferinin bir yansıması gibi okunabilir bugün. Yine, Mithat Paşa tarafından şehirde açılan ‘ıslahhane’ de her dinden kimsesiz çocuğa hem barınak hem de teknik beceriler edindikleri bir okul olmuştur. Gazeteye en az haber olan kurumun medreseler olması da dikkate şayandır. Eğitimdeki modernleşme akımıyla medreseler gözden düşmüş ve daha ziyade âtıl kalışları, harap oluşlarıyla gündeme gelebilmişlerdir.

 

Diyarbekir Gazetesi ve Vilayet Matbaası 1931 yılında valilik tarafından Tahsin Cahit Çubukçu ile Zekai Arman’a satılmış ve 2 Eylül 1963 yılında kapanana kadar şehrin siyasi, ekonomik ve kültürel nabzını tutmaya devam etmiştir.

 

Şehrin Basın Tarihinde Önemli Gazeteler,

 

Diyarbakır’da yerel basın tarihi için bir milat sayılan ‘Diyarbekir Gazetesi’nin şehirde yeni gazete ve dergilerin çıkmasına zemin hazırlaması kaçınılmazdı. Vilayet Matbaası’nda basılan Peyman Gazetesi, Küçük Mecmua ve özel matbaalarda basılan Dicle, Şark Yıldızı ve Mücahid gibi yayınlar, hep Diyarbekir Gazetesi’nin açtığı yoldan ilerleyerek şehrin okur-yazar kitlesine taze bir nefes olmayı başarmışlardır.

 

Peyman, Diyarbakır’ın ilk özel gazetesi olarak ayrıcalıklı bir yerde durur. 29 Haziran 1909 yılında ‘bağımsız siyasi-fikir gazetesi’ olarak yayın hayatına başlayan bu haftalık gazetenin arka planında, Diyarbekir Gazetesi’ne de makaleleriyle ruh katan Ziya Gökalp’i görürüz. Gökalp, Peyman için de imzasız ya da farklı mahlaslarla yazılar kaleme almış, şiirlerininin bir kısmını burada görücüye çıkarmıştır. Ancak onun Diyarbakır yerel basın tarihindeki asıl başarısının ‘Küçük Mecmua’ dergisi olduğunu belirtmek gerek. Gökalp’in Malta sürgünü sonrası Ağustos 1922’de çıkardığı bu haftalık dergi yalnız Diyarbakır’da değil, İstanbul ve Ankara’da da ilgiyle takip edilmiştir. Peyman gibi Vilayet Matbaası’nda basılan ‘Küçük Mecmua’, adı küçük ama etkisi büyük bir dergiydi ve Falih Rıfkı Atay’ın da dediği gibi, derginin baskısı son derece kötü olsa da Ziya Gökalp ‘ruhunun mukaddes ateşiyle’ aydınları Diyarbakır’dan idare ediyordu.

 

Şu bir gerçek ki, ilklerin yaşandığı o dönemde Diyarbakır’da yayımlanan dergi ve gazetelerin hemen her birinin kendine has bir özelliği vardı. Diyarbekir Gazetesi evet şehrin ilk gazetesiydi; ama Peyman, ilk bağımsız gazeteydi. 1910 yılında çıkarılan Dicle, Diyarbakır’da özel matbaada basılan ilk gazete, Şark Yıldızı ise şehirdeki Süryani Cemaati’ne ait ilk gazeteydi. Resmin bütününe baktığımızda, asıl hikâyenin şehre kurulan bir matbaa etrafında döndüğünü görebiliriz. Sonrası fikir özgürlüğüdür, edebî zarafettir, eğitimdir ve bugünkü Diyarbakır’ın kültürel zenginliğini daha iyi anlamaya vesiledir. 

 

 

Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir