Diyarbakır’a Bende Gittim – 3. Sayı

“Büyüsünde kaldığım şehir

Tarihinde onlarca medeniyete ev sahipliği yapan, dünya uygarlığının en kadim kentlerinden Diyarbakır’ı, 24-27 Mart 2022 tarihlerinde gerçekleştireceğimiz 1. Mezopotamya Turizm ve Gastronomi Fuarı’nın basın lansmanı için, Ekim ayında yeniden ziyaret etme şansım oldu. Toplantımızın şehrin en güzel mekânlarından biri olan ve Kent Müzesi’ne çevrilen Cemil Paşa Konağı’nın tarihi avlusunda gerçekleştirilmesi bizi kelimenin tam manasıyla büyüledi. Toplantımızın ardından, hızlarına ve hünerlerine hayran kaldığımız bir sunumla önümüze serilen Diyarbakır’ın enfes tatlarını barındıran bin bir çeşitli kahvaltının lezzeti ise hâlâ damağımda. Ziyaretim boyunca Diyarbakır insanının yüzüne, davranışlarına yansıyan sıcaklığı, misafirperverliği ve samimiyeti her noktada hissettim. İnsana kendini özel hissettiren bu yaklaşımın değerinin paha biçilemez olduğunu düşünüyorum. Şehrin destansı havasını bir kez daha yaşamak benim için inanılmaz bir deneyimdi. Uzunluğu ile Çin Seddi’nden sonra ikinci sırada yer alan muhteşem surları, İslam’ın en eski camii ve beşinci Harem-i Şerifi olarak bilinen Ulu Camii, Malabadi Köprüsü, İç Kalesi ve tarih kokan sokakları son derece etkileyiciydi. Kalenin ihtişamlı duvarlarıyla bütünleşen Hevsel Bahçeleri’nin huzur veren sessizliği şehre ayrı bir güzellik ve ruh katıyordu. Sokaklarında dolaşırken Diyarbakır’la, Mezopotamya’nın parlayan yıldızıyla, gurur duydum. Bu arada, çalışmaları ve dokunuşlarıyla görev yaptığı her kenti bambaşka bir güzelliğe çeviren Vali Münir Karaloğlu’nun, burada da yaptığı işleri görmek, izleri hissetmek beni ayrıca çok mutlu etti. Bir turizmci olarak ülkemizin her köşesinin ayrı bir güzellik olduğunu bilen ve bu değerlerin korunarak turizm sektörüne kazandırılması için çalışmalar yapan biriyim. Gittiğiniz destinasyonun bir ruhu olması, sizi kendi ahengine katması çok önemli. İşte Diyarbakır da misafirlerini içine çeken ve farklılığını da koruyan bir kent. Dolu dolu 36 saat geçirdiğim Diyarbakır’ın sokaklarındaki tarihi derinliği hissetmek inanılmaz keyifliydi. Şehrin gündüzü ayrı, gecesi ayrı güzel… Bu arada şehirde dolaşırken kendimi son derece güvende hissettiğimi vurgulamak istiyorum. Şehirde ziyaret etmekten çok keyif aldığım yerlerden biri de Zerzevan Kalesi ve Mithras Tapınağı oldu. Tarihi Asurlulara kadar uzanan kale, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmeyi başaran eşsiz bir yapı. Turizmde hikâye çok önemlidir. 1800 yıllık bu gizeme sahip Mithras Tapınağı ve Zerzevan Kalesi’nin keşfinin, Diyarbakır’ın turizmde yıldızının parlamasına ve bölgenin ekonomik olarak da kalkınmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Diyarbakır’dan ayrılırken bu etkileyici topraklara yeniden gelip tarihî hikâyeleri, yerleri, kültürel değerleri yaşamak ve keşfetmek istediğimi fark ettim. Bir turizmci olarak beni bu kadar etkileyen Diyarbakır’ın ne kadar güçlü bir destinasyon olduğunu anladım. Şehrin, iyi bir tanıtım çalışmasıyla vazgeçilmez bir tarih, kültür ve gastronomi destinasyonu haline geleceğine eminim.

Zamansız ve bilge şehir

Diyarbakır, daha ilk ziyaretimde eşsiz, zamansız ve bilge hali ile beni kendine bağladı; hem çok şaşırttı, hem çok etkiledi. Şehre ilk yolculuğumu Zerzevan’daki Uluslarası Gökyüzü Gözlem etkinliğine katılmak için gerçekleştirdim. O gece gökyüzüne bakarken Zerzevan’da var olan medeniyetler aklımdan geçti, bir Asurlu, bir Romalı da bu gökyüzünün altında yaşamış, kutsallarını, sırlarını burada barındırmış. Bütün dünyanın dikkatini cezbeden Zerzevan Kalesi ve içindeki Mithras Tapınağı’nı daha ayrıntılı gezmek için, sonrasında bir kez daha Diyarbakır’a gittim. Kazı başkanı Doç. Dr. Aytaç Coşkun hoca ve pırıl pırıl gençlerden oluşan kazı ekibine bir kez daha teşekkür etmeliyim. Ekibin ilgisi ve kalenin etkileyici atmosferi içinde muhteşem bir gün geçirdim. Hele gün batımı… Zerzevan’da güneş eşsiz bir manzara ile veda ediyor. O gün kazı alanını karış karış gezip, kalenin ve Mihtras Tapınağı’nın ilginç ve gizemli hikayesini dinledim. Bu önemli konuyu Gündem Ötesi’ne taşımamak olmazdı; hemen bu konuyu işledik ve bu kez Aytaç Hoca’yı biz ağırladık. Anadolu’nun sır dini Mihtras’ı, Zerzevan’ın özel konumunu ve neden tüm dünyanın ilgisini çektiğini konuştuk. Eminim ki, dünyanın keşfedilmiş bu son Mithras Tapınağı, sırları çözüldükçe daha da önem kazanacak. Diyarbakır’ı tanımaya Zerzevan ile başlasam da çeşitli vesilelerle gezip gördüğüm bu şehri düşündüğümde, gözümde muhteşem görseller canlanıyor ama bu düşe muhakkak bir sıcaklık, yakınlık hissi de eşlik ediyor. Ulu Cami’ye gidip de bir yanda Hz. Ömer’in ruhunu, öte yanda Selçuklu gücünü hissetmenin yaşattığı coşku insanı bir başka âleme götürürken aynı zamanda tarifsiz bir huzurla da dolduruyor. Çin Seddi’nden sonra dünyadaki en uzun surların çevrelediği, bu yüzden geçmişten gelen güzelliğin korunduğu Suriçi’nde gezmek, Hevsel bahçelerinden kuşları seyretmek ise bambaşka bir deneyim. Diyarbakır deyince yaşanacak ve anlatacak öyle çok şey var ki… Ancak Eğil’e değinmeden olmaz. Eğil’deki peygamber kabirlerini ziyaret ettiğimde manevi atmosferin insana nasıl iyi geldiğini bir kez daha hissettim. Bahçesinde kuşların fotoğrafını çekip, Ziyarettepe’de toprağa bereket veren Dicle’yi seyrettim. Aşağıda kayalara oyulmuş Asurlu kral mezarları vardı. Bir zamanlar inananlara zulmeden, acımasız krallar da çıkmıştı içlerinden… O krallar ki Hz. Zülkifl ve Hz. Elyasa’nın halklarını sürgün etmiş, zalim olarak belleklere kazınmıştı. Manzara benim için etkileyiciydi. Peygamber kabirleri tepede, Asur kralları aşağıda kalmışlardı. Biliyorum ki ben bu şehre her geldiğimde zamanı unutacağım. Bilgeliği ile bana öğreteceği çok şey var. Anlatacağı hikâyeler hiç bitmeyecek. Ve biliyorum ki burası gerçekten eşsiz bir yer…

“Bu topraklar benim ilham kaynağım”

Diyarbakır’a Feqiyê Teyran Kültür Sanat Sezonu’nun açılışında bir konser vermek üzere geldim. Aynı zamanda çok köklü bir kültür mirasının mekânında dengbejlerle beraber olmak, onların müziğiyle piyanonun uyumunu göstermek ve onlarla beraber meşk etme imkânı buldum. Bu benim için büyük bir mutluluk. Diyarbakır’a gelmiş olmak, bu havayı solumak; bu müzik, sanat, kültür yuvasında olmak da ayrı bir mutluluk benim için. Diyarbakır’da, kendimi dünyanın en şanslı insanlarından biri olarak gördüm. Diyarbakır’a daha önce de defalarca geldim, konserler verdim. Her defasında çok etkilendim. Bir önceki gelişimde Dicle’nin kenarında oturduk ve “Dicle içindekileri bize anlatsın” dedim. “Gördüklerini, şahit olduklarını bize söylesin bakalım, neler anlatıyor” dedim ve kulak verdim sesine. Su, yaşayan bir varlıktır. Hayat verir ama suyun kendisi de hayat sahibidir. Dolayısıyla su bize ne anlatıyor? Dicle bize ne anlatıyor? “Sesinden ilham alarak bir müzikal yapabilir miyim” diye düşündüm ve eve döndüğümde hissettiklerimi bir eser halinde yazdım. ‘Dicle’nin Efsaneleri’ adını verdiğim bu eseri de Kültür Sezonu’nun açılışında Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde müzikseverlerle buluşturdum. Diyarbakır benim için insanlığın onurunu, kültürü, sanatı, tarihi ifade ediyor. Anadolulu olmanın şerefini yaşamayı ifade ediyor. Anadolulu olmak büyük bir şereftir. Bu topraklarda farklı medeniyetlerin mirasının üzerinde yaşıyoruz. Bu topraklara adımımızı sağlam basmamız gerekiyor. Yani o mirasın altında ezilmeyelim, o mirası iyi bilerek, özümseyerek geleceğe aydınlık bakalım. Bu şehir benim gözümde insanlığın tarihinin yazıldığı yerler olduğu için insanı temsil ediyor. Buranın insanı da Anadoluluğu ve aynı zamanda Mezopotamya’yı temsil ediyor. Bu topraklarda olmak benim için o kadar önemli ki… Urfa’da da defalarca konser verdim. Batman’da konser verdim. Ve tabi Diyarbakır bu işin tacı… Eserlerimi bestelerken bu bölgenin tarihinden ilham alıyorum. Anadolu kültürü ile yetişmiş, Anadolulu bir sanatçı olarak, dünyaya seslenen bir sanatçı olarak sanatımızı sağlam temeller üzerine kurmamız çok önemli. Temel taşımız sağlam olacak, temel taşımız bu topraklar olacak. Buraya sağlam bastığımız zaman sırtımız yere gelmez. Dolayısıyla Anadolu insanı, Anadolu sanatçısı, Anadolu kültürüne, bu topraklara, ayağını sağlam basacak. Ondan sonra diğer ayağını ne kadar açabilirse zaten ufku da o kadar açık olur…

Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir