“Diyarbakır’a çok önem veriyorum”
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere 6 Temmuz’da şehriniz Diyarbakır’a geldim. Bu benim Diyarbakır’a ilk gelişim. Diyarbakır, tarihinde 33 medeniyet barındıran, gerçekten bir medeniyet, bir dünya şehri. Böyle bir tarih dünyanın çok az şehrinde vardır, Diyarbakır belki de böyle köklü bir tarihe sahip birkaç şehirden bir tanesidir. Şehrin tarihin 7 bin sene önceye kadar gittiğini biliyordum; hâlbuki Arkeoloji Müzesi’nde 12500 yıl geriye giden, bu bölgede bulunmuş eserler, tarihi belgeler bulunuyor. Dolayısıyla tarihi, kültürel mirası çok zengin; hem kültür, hem dinî bakımdan da geçmiş inançların yer bulduğu bu coğrafya, gerçekten insanlığın kadim izlerini barındırıyor. Bu açıdan burada bulunmaktan çok mutlu ve memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. Ben Diyarbakır’a çok önem veriyorum. Çünkü 1974’den sonra Kıbrıs’ımıza gelip yerleşen, çoluk çocuk sahibi olan, oradaki okullarda bizim çocuklarımızla beraber büyüyen, Diyarbakır’dan ve bu bölgeden, birçok kardeşimiz var. Onlara, Diyarbakır’dan “Selam olsun!” diyorum. Onlar bizim gönlümüzde taht kurmuştur. 47 yıl önce 20 Temmuz günü, hep birlikte Kıbrıs’ta vatanı, milleti korumak ve geleceğe güvenle bakabilmek için, beraber büyük bir mücadele verdik. Bu vesileyle Diyarbakırlı gazilerimize de şükran duygularımı iletmek istiyorum.
Ersin TATAR
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
“Dicle’nin evladına!”
Bazı kentler vardır, daha ilk gördüğünde insanı sarıp sarmalar, kimse kendini orada yabancı hissetmez. Diyarbakır’a her gelişimde hep bunu düşünürüm. Sahip olduğu tüm değerleri cömertçe, asla kıskanmadan gözler önüne seren ve fakat her adım atışınızda ayrıntılarda gizlediği binlerce sırrıyla, keşif heyecanını diri tutan bir kentten söz ediyorum. Bu kentte, “Diyarbakırlı olmak” bilincini ve gururunu size her fırsatta dile getiren, anımsatan insanlar yaşıyor; küçelerinde oynayan, Anzele suyunda yüzen çocuklar da bu bilinçle büyüyorlar belli ki. Diyarbakır›ın yetiştirdiği sayısız şair, düşünür, edebiyat ve kültür insanının varlığı, bu “kent kimliği” olgusunun göstergesi olduğu kadar nedenidir de aslında. Çünkü kentleri, içinde yaşayan insanlar yaratır ve yok eder; tarihte bir istisnası yoktur bunun. Mesleği ‘arkeoloji’ olan ve ‘kültürel miras’ın somut ve somut olmayan her boyutuyla doğrudan ilgilenen bir bilim insanı için, bu coğrafyanın baştan başta bir müze, bir laboratuvar, bir kütüphane olması kaçınılmazdır zaten. Fakat daha da önemli olan, geçmişten bugüne taşınanları ile Diyarbakır’ın değerler bütününün Dünya ile buluşmasıdır. ‘Turizm’ üst başlığı altında topladığımız çok parametreli bu yeni ‘endüstri’nin doğru kullanımı ve tercihler portföyü ise, yararlı biçimde sürdürülebilir olmasının temel soru/sorun ve yanıtlarıdır aslında. Diyarbakır’ın, turizmi; ziyaretçilerinin talepleri doğrultusunda kendi yaşam değerlerini ve geleneklerini değiştirerek değil, ziyaretçilerine bunları bir özgün kültür zenginliği şeklinde aktararak ve onları ‘Diyarbakırlılaştırarak’ uygulamasını dilerim. Değişim ve gelişim kavramlarının aynı olgu olmadığı, her ikisinin de olumluya ya da olumsuza doğru seyir göstermesinin bir bilinç meselesi olduğu gözden kaçırılmazsa, Diyarbakır kanımca bir ‘Dünya Markası’ olmaya en yakın adaylardandır ülkemizde. Özellikle son dönemlerde Diyarbakır’ın sadece kent merkezinde değil, il sınırları içinde yakaladığı muazzam ivme, bunun mümkün olabileceğinin de kanıtıdır zaten. Zira, yerelden uluslararasına giden yol, huzur temenni eder önce; yüzleri gülen insanlar, sanat, kültür, festivaller, bozulmamış kültürel ve doğal miras, bilimin dokunduğu gençler, uçurtmalarıyla gökyüzünü şenlendiren çocuklar temenni eder. Bana, toprağına her ayak basışımda, “başım gözüm üstüne” diyen “Dicle’nin Evladı” kadim şehir, hevalê min Diyarbekir, havanda-suyunda var olan, sana bahşedilmiş ve binlerce yıldır emeğinle ortaya çıkan tüm değerlerinle, yürüdüğün yolun açık olsun…
HAVVA İŞKAN IŞIK
Prof.Dr., Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü (Patara Kazı Başkanı)
“Sevecen ve misafirperver Diyarbakır”
Türkiye’nin önemli arkeoloji alanlarından biri olan Diyarbakır’ı ve özellikle Zerzevan Kalesi’ni ziyaret etmekten çok keyif aldığımı belirterek başlamak istiyorum. Kaleyi ziyaretim, hem o bölgeyi, hem de güzel şehriniz Diyarbakır’ı yakından tanımak için unutulmaz bir fırsat oldu benim için. Kaleye, anavatanım Paraguay’da çok az sayıda dağ bulunduğu için, bana epey dik gelen bir yokuştan çıkarak ulaştık. Kat etmek zorunda kaldığımız yoldan dolayı yorulmuştuk; ancak hem Doğu Roma’nın Diyarbakır’daki en önemli eserlerinden birini görmenin heyecanı, hem de kaleye vardığımızda gördüğümüz misafirperverlik, bir anda bütün yorgunluğumuzu unutturdu. Özellikle, ikram edilen lezzetli kahvaltıdan bahsetmeden geçemeyeceğim. Çeşit çeşit lezzetteki Diyarbakır yemeklerinin dışında, bölgenin yöresel mutfağından olan bal ve yanında sunulan ekmeğin tadı gerçekten harikaydı. Geziye başladığımız esnada, kavurucu sıcağıyla karşı karşıya kalacağımız güneşten korunmam için, ekipten bir fotoğrafçı, Türkiye’nin yabancılara karşı güler yüzlülüğünü ve misafirperverliğini gösteren ve kendimi sanki evimdeymiş gibi rahatça hissetmemi sağlayan bir jest yaparak, bana gezi öncesinde şapkasını ödünç verdi. Seyahatin sonunda da yine bu şapkayı bana hediye etti. Böylelikle gezimizin en çarpıcı dakikalarına da başlamış olduk. Gezi sırasında gözetleme kulesi, surlar, tapınaklar, sunaklar, kiliseler, mezarlıklar gibi yapıları da ziyaret ettim ve özellikle dikkatimi çeken yapılar arasında, başarılı bir şekilde yapılmış sarnıçlar ve su kanalları vardı. Bölgeyi gezerken hem şahsım hem de meslektaşlarım, gördüklerimizden oldukça etkilenmiştik. Kazı ekibinden arkeologların belirttiğine göre, yakın zamanda yapılan kazılar esnasında Roma döneminden kalma antik bir temren bulunmuştu. Bu nadide parça, bölgede çalışan arkeologların sabırlı çalışmaları sayesinde keşfedilmişti şüphesiz. Bu vesileyle, Kültür ve Turizm Bakanlığını ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünü insanlık için önemli kalıntıları, dünyadaki tüm insanlar tarafından takdir edilmesi ve önemsenmesi amacıyla, koruma ve muhafaza etmeye yönelik çabalarından dolayı tebrik etmek isterim. Eminim ki birçok bilim insanı, akademisyen ve turist, tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle ve en önemlisi Diyarbakır halkının sevecen tavrı ve misafirperverliği ile ilgi çeken bu bölgeyi ziyaret etmeye gelecektir. Aynı şekilde yine bu bölgeyle sürekli olarak ilgilenen, bölgenin tarihini paylaşmamıza yardımcı olan; hem arkeolojik alanda hem de kültürel alanda keşifler gerçekleştirerek bölgenin tarihsel güzelliğine hayran kalınmasını sağlayan tüm arkeologları ve diğer çalışanları takdir ederim. Çok teşekkürler….
CEFERINO VALDEZ PERALTA
Paraguay Ankara Büyükelçisi
Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.