Neslihan Dalkılıç
Prof. Dr., Dicle Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi
“Geleneksel Diyarbakır evleri” denildiğinde, akla ilk olarak Cahit Sıtkı Tarancı Evi, Ziya Gökalp Evi, Esma Ocak Evi gibi Diyarbakırlı şair, yazar ve tanınmış kişilere ait büyük ve gösterişli evler gelir. Bu evlerin yanında, halk arasında “konak” olarak nitelendirilen Cemil Paşa Konağı, İskender Paşa Konağı, Behram Paşa Konağı, Said Paşa Konağı ve Tigrel Konağı gibi büyük evler de bulunmaktadır.
Konaklar daha çok “büyük ve gösterişli ev, hükûmet işlerinin görüldüğü yapı” olarak tanımlanır. Osmanlılar’da “konak” terimi, günlük hayata giren ve günümüzde de kullanımı yer yer devam eden “Paşa Konağı”, “Bey Konağı” ve “Hükûmet Konağı” tabirlerinde olduğu gibi, genellikle bir sosyal statüyü tanımlamak için kullanılmıştır.
Diyarbakır tarihî Suriçi’nde bulunan konaklar, isimlerinden de anlaşıldığı üzere, idari görevlerde bulunan, şehirle ilgili konularda söz sahibi, gelir düzeyi yüksek, tanınmış ve saygın kişilerin ve ailelerinin oturduğu evlerdir. Bu evler harem ve selamlık bölümüne sahip, birkaç katlı, çok odalı, en az bir avlusu büyük olmakla birlikte birkaç avlusu ve eyvanı olan, geniş yapı adaları üzerinde inşa edilmiş, büyük ve gösterişli evlerdir. Bu evlerin selamlık bölümü, plan ve cephe özellikleri açısından çok farklılık göstermese de, resmî işlerin görüşüldüğü yarı kamusal bir mekân işlevi de görür.
Konakların isimleri ile kullanıcı veya yaptıranlar incelendiğinde, bu büyük evlerin neden “konak” olarak adlandırıldıkları da daha iyi anlaşılır. Mesela Behram Paşa Konağı, Osmanlı Valisi ve Beylerbeyi olan Sokullu ailesinden Kara Şahin Mustafa Paşa’nın oğlu Behram Paşa tarafından yaptırılmıştır. Tigrel Konağı üyeleri uzun yıllar milletvekilliği ve belediye başkanlığı görevinde bulunmuşlardır. İskender Paşa Konağı’nın selamlık bölümünün 19.yy sonlarına kadar hükümet binası olarak kullanıldığı bilinmektedir. Said Paşa konağına ismini veren Said Paşa ise, çok sayıda fikir ve sanat adamının yetiştiği sanatçı bir aileden gelmiştir. Aynı zamanda Şair Süleyman Nazif ile Fâik Ali Ozansoy’un da babasıdır. Diyarbakır’ın önde gelen ailelerinden Cemil Paşa ailesinin ise birçok üyesi asker, siyaset adamı, tarihçi ve edebiyatçı kişiliğiyle tanınır.
Üç Kuşak Bir Arada
Diyarbakır konakları, geleneksel Diyarbakır evlerinin tipik özelliklerini göstermekle birlikte, birkaç evin bitişik nizamda bir araya geldiği, genellikle tüm bir yapı adasını kaplayan ev grubundan oluşur. Harem ve selamlık bölümleri iki ayrı ev gibidir. Aralarında bağlantı bir geçit veya oda ile sağlanmıştır. Her iki bölümün kapıları ayrıdır. Said Paşa Konağı’nda harem, selamlık ve müştemilatın kapılarının ayrı olduğunu ve üç kapının da aynı çıkmaz sokağa açılarak kontrol edilebilir güvenli bir giriş sağlandığını görürüz.
Eski Diyarbakır’da aileler büyük ve ataerkil yapıda olduğundan anne, baba, çocuklar, gelinler hep birlikte aynı evde yaşar; evin oğlu evlenince başka eve taşınmaz, anne babasıyla oturmaya devam ederdi. Evin bir odası yeni evlilere verilirdi. Her oda kendi içinde birçok işlevi bir arada görürdü. Oda sayısının yetersiz olduğu durumlarda eve yeni odalar veya evli çocuk sayısı artınca yan parsellere yeni evler, yeni yapı kütleleri eklenirdi. Böylelikle aynı anda üç kuşak bir evde yaşayabilirdi.
Harem, Selamlık, Odalar, Eyvanlar…
Geleneksel Diyarbakır evleri dörtgen bir avlu ve onu iki, üç ya da dört tarafından çevreleyen mekânlardan oluşur. Zemin katında mutfak, tuvalet, ahır ve ender olarak da banyo gibi servis mekânları yanında havuzlu eyvanlar ve odalar gibi çok amaçlı yaşama mekânları bulunur. Üst katta ise odalar, eyvanlar ve bazen de merdiven sahanlığında, gezemeğin sonunda bir tuvalet yer alır. Konaklardaki oda sayısı bazen 30-40 gibi rakamlara ulaşabilir.
Konakların en büyük bölümü harem bölümüdür. Harem, günlük hayatın geçtiği, evin hanımının misafirlerini ağırladığı ve mutfağın da yer aldığı bölümdür. Mutfaklar, genellikle tek kemerli, ön yüzü avluya bakan bir eyvan şeklindedir. Konaklarda çok sayıda misafir ağırlandığından ve evin kendi kalabalığından dolayı mutfaklardaki ocak sayısının, diğer evlere göre artırıldığı veya boyutunun büyütüldüğü, göz sayısının daha fazla yapıldığı görülür. Cemil Paşa Konağı’nın mutfağında üç tane büyük ocak bulunması, burada ne kadar yoğun bir yemek yapma eylemi olduğunun da en güzel kanıtıdır.
Zaten kalabalık bir nüfusa sahip evlere çok sayıda misafir geldiği için, mutfakta sürekli yemek yapılır. Konaklar, bulundukları çevredeki ihtiyaç sahibi insanların her zaman başvurabilecekleri bir hayır kapısı görevi de görmüştür. Kapıya gelenler hiçbir zaman boş gönderilmemiştir.
Selamlık bölümü, erkeklerin bir araya geldiği, evin beyinin misafirlerini ağırladığı, bazen üst düzeyde resmî toplantıların, kabul ve görüşmelerin yapıldığı; şairlerin, yazarların ve sanatçıların misafir olduğu, siyasi, felsefi, edebî ve ilmî sohbetlerin gerçekleştiği bölümdür. Konakların en büyük, en gösterişli ve önemli odası ise selamlık bölümünde yer alan, bol süslemeli başodadır. Genellikle selamlık haremden daha küçük olur.
Konaklarda harem ve selamlık bölümlerinin dışında, evdeki görevlilerin yaşadığı müştemilat kısmı da bulunur. Bu bölümde hem hizmetkârların kaldığı odalar hem de bazı servis mekânları bulunur. Bu bölümün ayrı bir avlusu vardır.
Neredeyse tüm evlerde görülen ve birkaç basamakla inilen bodrum katı, depo ve kiler amaçlı kullanılmıştır. Bodrumlar özellikle sıcak yaz aylarında hissedilir şekilde serin mekânlardır. Konaklarda çok hareketli bir sosyal yaşam olduğundan ve sürekli yemek pişirildiğinden, hazırlık malzemelerinin ve yiyeceklerin özellikle sıcak havalarda bozulmadan saklanması için bodrum katlarındaki mekânların kullanımı çok önemlidir. Yiyecekler buradaki büyük toprak küpler içerisinde saklanır, kurutulmuş yiyecekler ise tavandaki büyük çengellere asılarak uzun süre muhafaza edilirdi.
Konaklarda yemek, yazın harem ve selamlık bölümlerindeki eyvanlarda, kışın ise odalarda yenirdi. Mutfak sadece harem bölümünde bulunduğundan, buradaki taş ocaklar üzerinde pişirilen yemekler, selamlık bölümündeki erkeklere döner dolaplar aracılığıyla iletilir ve selamlık bölümündeki erkek misafirlere servis, evin beyinin yakını veya görevli erkekler tarafından yapılırdı. Selamlıkta sadece çay-kahve servisinin yapıldığı bir kahve odası bulunurdu. Kadın misafirler ise harem bölümünde ağırlanırdı.
Diyarbakır evlerinde çok az görülen banyoya “hamam” adıyla bazı konaklarda rastlayabiliriz. O dönemlerde umumî hamamlarda yıkanma kültürü yaygın olduğu ve her konağın yakınında bir hamam bulunduğu için, genellikle evlerde banyoya çok ihtiyaç duyulmamış, ihtiyaç duyulduğunda da odaların seki altı bölümlerinde veya uygun bir mekânda, teştlerde yıkanma eylemi gerçekleştirilmiştir.
Konakların ayırıcı özelliklerinden biri de bu evlerde ahır bulunmasıdır. Buradaki ahırlar daha çok gelen ziyaretçilerin ve ev sahibinin atlarının kaldığı bölümdür. Ahır selamlık bölümünde veya selamlığa doğrudan bağlantılı bir yerde olabilir. Behram Paşa Konağı’nın ahırına sokaktan doğrudan girilirken, ahırdan, giriş aralığı yoluyla selamlık tarafına geçiş sağlanır. Cemil Paşa Konağı’nda ise selamlık kanadının avlu duvarlarındaki yemlikler, bu bölüme atların bağlandığını gösterir.
Konaklar, bir dönemin sosyokültürel yapısını ve mimari gelişmişlik düzeylerini günümüze taşıyan çok önemli değerlerdir. Geleneksel Diyarbakır evleriyle aynı mimari özelliklere sahip olan konaklar, boyutlarının büyüklüğü ve kullanım şekliyle evlerden ayrılır. Çok sayıda misafir ağırlayan, sürekli yemek pişen, ocağı her daim tüten bu konaklar, Diyarbakır geleneksel ev mimarisinin günümüze kadar gelmiş en güzel örnekleridir. Mimarisiyle görenleri büyüleyen bu evler korunarak geçmişte olduğu gibi bugün de yaşatılmalı ve gelecek nesiller aktarılmalıdır.
.
Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.