Diyarbakır Kitabeleri-4.Sayı

Anadolu kitabeleri içinde Diyarbakır’dakileri farklı kılan en
büyük özellik, aynı şehir içinde, uzun bir tarih boyunca, çok
farklı dönemlere ait birçok kitabenin bulunmasıdır.

Kitabeler, İslam medeniyeti içinde mimari ve hat sanatını içinde bütünleştiren en önemli bezeme alanlarından biridir. Hem yapı içinde, hem dışında mekânı tezyin edip zenginleştirirken, bir yandan da yapının yapım veya tamir tarihine, bânisine, mimarına dair tarihe not düşer. Bu şekliyle kitabeler bir şehirden gelip geçen her bir hükümdarın, hatırlanan veya unutulan her bir ismin muhafaza edildiği tarihî kayıt defterleri gibidir.

 

İslam medeniyetinde yazının aracı olan ‘kalem’in ve bizzat yazının kendisinin övülmesi ve kalem ve yazıya duyulan saygı, İslam toplumunun karakteristiği olmuştur. Böylesi bir zihnî alt yapıdan beslenen İslam yazı sanatı, gelişimini sürdürerek bu dine inanan bütün toplumların sanatlarında yer almıştır. İslam’ın resim ve heykele mesafeli duruşu, yazının gelişmesi ve başlı başına bir sanat dalı haline gelmesinin en önemli sebeplerindendir. İslam sanatında, özellikle mimaride yazı, yapının inşa süreci ve işlevine ilişkin bilgi vermekle birlikte, üzerinde yer aldığı eserin süsleme repertuarının da önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.

 

İslam’ın ilk dönemlerinde sadece “nesir” olarak başlayan kitabe yazımı, tarihin seyri içinde manzum yazılara dönüşmüş ve gittikçe gelişen, zenginleşen bir sanat olmuştur. Kufi yazıyla başlayan bu yolculuk, zaman içinde celi sülüs, ta’lik, rik’a ve reyhani gibi yazılarla devam ederek tekâmüle ermiştir. Esere ait bilgi vermenin yanı sıra, kimi yapılarda insanların bilmesi gereken emir ve bilgileri içeren (vergi affı, cezalar) fermanlar da kitabe şeklinde yer almıştır. Ulu Cami’de yer alan Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev ve Osmanlı padişahı IV. Mehmet’e ait fermanlar buna örnektir. Vakfiyeler de cami gibi mekânlarda rastlanan kitabeler arasındadır. Mukaddes isimlerin istifinden oluşan Ma’kıli yazı ise daha çok süsleme amacıyla kullanılmıştır.

 

Surları, camileri, medreseleri, hanları ve köprüleriyle kitabe sanatının en güzel örneklerine sahip şehirlerden birisi de Diyarbakır’dır. Halife Hz. Ömer döneminde fethedildikten sonra İslam yurdu olan şehirde, halifeler ve Emeviler döneminden gelen bir kitabe ne yazık ki yoktur. İslam öncesi dönemden ise günümüze çok az sayıda kitabe ulaşmıştır. Surlar’daki Harput Kapısı’nda yer alan dört Yunanca ve bir Latince kitabe buna örnektir.

 

Diyarbakır’da İslam dönemine ait en iddialı kitabeler Abbasi dönemi ile başlar. Bu dönemle birlikte Diyarbakır’da imar faaliyetinde bulunan her hükümdar, bu faaliyetini mutlaka bir kitabeyle ölümsüzleştirmek istemiştir. Anadolu kitabeleri içinde Diyarbakır’dakileri farklı kılan en büyük özellik, aynı şehir içinde, uzun bir tarih boyunca, çok farklı dönemlere ait birçok kitabenin bulunmasıdır. Sanat tarihi açısından bir kitabede bulunması istenen, bâni, tarih, dönemin sultanı, mimar, mütevelli, vâkıf, yapı türü ve daha fazlasının Diyarbakır kitabelerinde yer alması, bu kitabelerin tarih bilimi bakımından da önem kazanmasını sağlar.

 

“Kitabeler Müzesi”

 

Diyarbakır’da, kitabelerin en yoğun olarak karşımıza çıktığı yapı türü kale surlarıdır. Surlar, Albert Gabriel’in de dediği gibi, başlı başına bir “kitabeler müzesi”dir. Burada yer alan kitabelerin, Anadolu’da İslam dönemi mimarisinin en erken dönem örnekleri olması, Surlara ayrı bir önem kazandırır.

 

Surlarda altı tanesi Bizans dönemine, gerisi İslam dönemine ait altmış üç kitabe tespit edilmiştir. Surlar bize, Bizans’la başlayan tarihin izini, Abbasi, Mervani, Selçuklu, İnaloğulları, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerine ait yapım ve onarım kitabeleriyle sürme ve sadece bir saatlik bir yürüyüşle, binlerce yıllık bir geçmişe dokunma imkânı sunar.

 

Kale surlarındaki kitabeler, özellikle burçlarda ve kale duvarlarına açılan kapıların civarında yer alır. Bu mekânlar, insanların daha çok kullandıkları ve ilk bakışta göze çarpan bölümlerdir. Kitabelerin buralara yerleştirilmesindeki sebep, verilmek istenen mesajın görünür olması ve insanların dikkatinin bâniler üzerine çekilmesi olabilir. Diyarbakır surlarında özellikle Yedi Kardeş, Ulu Beden, Keçi Burcu ve Dağ Kapı’da yoğunlaşan kitabeler, bulundukları yerlere göre, insanların çok rahatlıkla görebileceği büyüklükte tutulmuş ve özellikle burçlardaki yazılar zaman zaman hayvan figürleriyle birlikte ele alınmışlardır.

 

 

Minarelere, Kubbe Eteklerine Yazılı Tarih

 

Diyarbakır camileri, farklı dönemlerde yaşamış ama birbirinin izini sürmüş taş ustalarının bıraktığı sanat eserleriyle doludur. Camilerdeki kitabeler de, surlarda olduğu gibi, genellikle yapının insanların ilk bakışta görebilecekleri yerlere konmuştur. Örneğin bir caminin ana giriş kapısının üzerinde, mihrap bordürlerinde, kubbe eteğinde, beden duvarlarının üst kısmında, minarelerin gövdelerinde, minberlerin korkuluklarında ve nihayet mezar taşlarında yer alabilir. Şehrin en önemli yapılarından Diyarbakır Ulu Camii, özellikle avlu ve cephelerdeki kitabeleriyle, Anadolu cami mimarisinde eşsiz bir yere sahiptir. Ulu Cami’deki en erken tarihli (1091) kitabe, Selçuklu Sultanı Melikşah dönemine aittir. En ilgi çekici kitabe ise, Hanefiler bölümünün doğu ikinci kapısının sağında yer alan Giyaseddin II. Keyhüsrev zamanında konmuştur. Bu kitabe, bazı bölgelerde oturan halktan alınan vergilerin kaldırılmasını haber veren bir fermandır aynı zamanda.

 

Şehirdeki kare planlı minareler, kitabelerin yoğun olarak yer aldığı mimari elemanlar arasındadır. Nebi Camii, Ulu Cami, Şeyh Mutahhar Camii, Hz. Süleyman Camii minareleri, bu türün önde gelen örneklerindendir. Silindirik bir forma sahip Parlı Camii minaresi de üzerindeki kitabe. kuşaklarıyla dikkat çeker.

 

Mesudiye ve Zinciriye medreseleri, Sarı Saltuk Türbesi, Hasan Paşa Hanı, Sultan Şuca Çeşmesi gibi eserler, türleri içinde yazı süslemeleriyle de öne çıkan yapılar olarak karşımıza çıkar. Mesudiye Medresesi, içerdiği kitabelerle Diyarbakır’da türünün en önemli yapısı durumundadır. Çok dilimli kemer formlu mihrabının alınlığında ve avluda yoğun bir kitabe programına rastlanır.

 

Şehirdeki Osmanlı dönemi camileri, nispeten az sayıda inşa ve onarım kitabesine sahiptir. Behram Paşa Camii, Ali Paşa Camii Şafiler bölümü, Fatih Paşa Camii, Salos Mescidi Osmanlı dönemine ait kitabelerin bulunduğu camilere örnek olarak gösterilebilir.

 

Ben giderim adım kalır…

 

Kitabeler bir hükümdar için, hükmünü kabul ettirme, rüştünü ispatlama meydanıdır aynı zamanda. Yeni halife, sultan veya hakanın, bir hayır hasenat yapıp, adını taşlara yazma imkânı bulduğu yerdir. Diyarbakır’dan gelip geçen nice hükümdarın ismi, kitabelerde Halîfetullâh, Sultânu’l-İslâm, Sultânu’l-Melik, Şehinşâh, Hâkânu’l-Mu‘azzam, Şâh-ı Ermen, Pâdişâh-ı Âlempenâh, Hudâvendigâr-ı Cihân gibi lakap ve unvanlarla birlikte anılır.

 

Surlara, inşa ettirdikleri camilerin, medreselerin görünür yerlerine kitabeler yazdıran bânilerin, çağdaşları ve sonraki dönem insanlardan bekledikleri iki şey vardır: Anlaşılmak ve hatırlanmak. Bu kitabelerde nelerin yazdığını anlamamak, onlara dönüp bakmamak, o yapıları inşa eden hayır sahipleri ve sanatçılara verilecek en büyük ceza olsa gerek.

 

Biz de, Diyarbakır’da bizden önce yaşayıp hatıralar bırakanları burada güzellikle yâd edelim. Kitabelerde adı geçen Abbasi halifelerine; Anadolu’yu bize vatan kılan Sultan Alparslan ve Melikşah’a; Kudüs fatihi Salâhuddîn-i Eyyûbî’ye, Diyarbakır’ın büyük banileri Mervânîlere, İnaloğulları, Nisânoğulları ve Artukoğulları’na; Akkoyunlulara, Osmanlılara; bina nâzırları, mütevelli, usta, mimar, mühendis ve kitabe hakkâklarına, hülasa adları sayfalar tutacak devlet adamları ve inşa sürecinde görev alan herkese selam ve rahmet olsun…

 

Ve Diyarbakır’daki kitabeler konusunda büyük zorluklarla araştırmalar yapan, metinleri okuyup yayınlayan, kitabeler konusunda bir farkındalık oluşmasını sağlayan ve bu âlemden göçüp giden bilim insanlarından gayrimüslimleri hoş sadâ, Müslümanları da rahmetle analım. 

 

Bu makalenin yazımında Doç. Dr. Kemal Özkurt’un “Diyarbakır’daki İslam Dönemi Mimari Eserlerinde Yazı” ve “Türk-İslam Sanatında Kitabeler” adlı iki makalesinden faydalanılmıştır. 

Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir