Bereketli topraklarıyla Diyarbakır ESMA CIHAN-3.Sayı

Diyarbakır, bir yanda birçok meyvenin, sebzenin ve endemik bitkinin yetiştiği verimli
topraklarıyla, diğer yanda İpekyolu gibi önemli bir ticaret yolu üzerinde bulunan
coğrafi konumuyla dünden bugüne hep bir bereket yurdu oldu. “Diyarbakır’da Bereket” konusunu ele aldığımız bu sayımızda, şehrin münbit yapısını besleyen bütün unsurları bir arada görebilmek için Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Davut Karaaslan’la bir söyleşi yaptık. Söyleşiyi bizim için hocanın öğrencilerden Esma Cihan gerçekleştirdi.

Hocam, Diyarbakır “Bereketli Hilal” denen Mezopotamya bölgesinde yer alıyor. İnsanlığın ilk yerleşim yerleri burada kurulmuş, birçok tahıl burada kültüre alınmış. Bu bereketi sağlayan nedir, bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

 

Evet… Diyarbakır “Bereketli Hilal” olarak isimlendirilen, Türkiye’nin güneydoğusundan başlayıp güneyde Ürdün, Suriye ve Irak’ı kapsayan ve doğuda İran’ın Zagros Dağları’na kadar uzanan topraklarda yer alır. Bu bölgedeki en iyi tarım alanlarından bir kısmı Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki dar bir toprak şeridi üzerinde bulunuyor. Eski Yunanca’da “iki nehir arası” anlamındaki Mezopotamya da denilen bu bölge, insanların ilk yerleşim yerlerine ev sahipliği yapmıştır. Diyarbakır’ı da kapsayan bu toprakları tarihî süreçte cazip hale getiren ve bu bereketi sağlayan çeşitli faktörler vardır. Şanlıurfa ve Diyarbakır arasında bulunan Karacadağ’ın lavlarının püskürerek ani veya geç soğumasına bağlı olarak oluşan bazalt taşı, oldukça verimli bir yapıya sahiptir. Bin yıllar sonra topraklaşan bu taşların oluşturduğu toprak kompozisyonu bölgeye verim açısından zenginlik katan faktörlerin en önemlisidir.

 

Dicle Nehri de bu bereketi sağlayan önemli bir faktör. Dicle’nin bu şehrin verimliliğine katkısı nasıldır?

 

Dicle’nin su kalitesi, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ne göre iyi kaliteli sular sınıfındadır. Dicle Nehri sağladığı sulama suyu, taşıdığı materyaller ile toprak yapısına olan direkt etkisi ve su kalitesi ile bu verimlilikte oldukça önemli bir rol oynar. Hâlihazırda verimli olan bazalt tabanlı ve alüvyal karakterli toprakların Dicle nehrindeki gibi iyi kalitedeki bir su ile yıkanarak tarımsal üretim yapılması, bereketin asıl etkeni olarak karşımıza çıkar.

 

Dicle kıyısında bulunan Hevsel Bahçeleri yüzlerce yıl bu şehrin gıda ihtiyacını karşılamış. Bu bahçeleri bu kadar özel ve verimli yapan nedir?

 

Hevsel Bahçeleri, çok eski zamanlardan beri şehrin sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan, hâlâ da üretimin yapıldığı tarihî bahçelerdir. Genellikle verimli olan üst toprak katmanlarının birikimi ile meydana gelmişlerdir. Hevsel Bahçelerinin toprak yapısı nehir yatağında oluştuğu için, “taşınmış toprak grubu”nda yer alır. Dicle nehri tarafından taşınan materyaller, düz ve az eğimli yerlerde birikerek alüvyal toprak yapısını oluşturur. Derin ve geçirgen bir yapıya sahip bu topraklar bitki besin maddeleri bakımından oldukça zengindir. Kum, kil ve çakıldan oluştuğu için de kolay işlenirler.

 

Peki hocam, buğday, arpa, mercimek ve nohut gibi temel tahıllar ilk burada evcilleştirilmiş. Günümüzde coğrafi işaretli Karacadağ pirinci hâlâ üretiliyor. Bunlarla ilgili düşünceleriniz neler?

 

Buğday, arpa, mercimek ve nohudun ana gen merkezi, “Bereketli Hilal”in önemli bir parçası olan Diyarbakır’ın Karacadağ etekleridir. Bu bakliyatlar tüm dünyaya buradan yayılmış. Bu bitkilerin önemli yabani ataları burada bulunuyor. Dolayısıyla bölgeye özgü bitkilerdir. Diyarbakır merkez ve ilçelerinde yaygın bir şekilde başarıyla yetiştirilirler. Sorgül, Bağacak, Ruto gibi makarnalık-topbaş buğdaylar, bölgede hâlâ bulgur ve ekmek üretiminde tercih edilen kalitesi yüksek çeşitler. Buğday; ekmeklik ve makarnalık olarak iki gruba ayrılır: Ekmeklik buğday tandır ekmeği yapımına ve hediklik buğday tüketimine uygun. Makarnalık buğdaydan ise kaliteli bulgur, irmik, dövme bulgur ve makarna yapılır. Tane rengi kehribar ve koyu sarıdır.

 

Diyarbakır, kırmızı mercimek üretiminde; uzun güneşlenme süresi, geniş ve verimli topraklara sahip olması sayesinde önemli bir avantaja sahip. Bu avantajıyla 1990’lı yıllara kadar kırmızı mercimek üretiminde dünya pazarlarına hâkimken, maalesef günümüzde, bu hâkimiyeti Kanada, Avustralya ve Amerika ele almıştır. Bölgenin kırmızı mercimekteki başarısını tekrar eski günlerine getirmemiz gerekir.

 

Şehirde pirincin de ayrı bir yeri var değil mi?

 

Evet… Karacadağ pirinci, “Sarı Çeltik” isimli çeşitle beraber az da olsa farklı özellikler gösteren yerel popülâsyonlara verilen genel addır. Bitki ıslahı çalışmalarının esasını genetik kaynaklardaki zenginlik oluşturur. Yerel çeşitler, genetik taban olarak kültür bitkilerine yeni özelliklerin aktarılmasında önemli gen havuzları olarak kabul edilirler. Bölgenin özel toprak yapısı ve sulama suyuna uyum göstermiş olması, çeltik ürününü diğer çeşitlerden ayırır. Karacadağ çeltiği taşlık, organik maddece zengin, kimyasal uygulamalar yönünden kısıtlı Karacadağ topraklarında yetiştirilmektedir. Rengi, aroması ve lezzetiyle ayrı bir yerde durur. 

Pişme esnasında tanelerin su çekme kabiliyeti yüksektir. Lapalaşma ve yapışkanlık özelliği görülmez. Tane şekli ve boyutu da önemli ayırt edici bir özelliktir. Orta irilikteki tanelerinin bünyesinde bulunan yüksek protein ve nişasta, pilavını lezzetli kılmaktadır. Yöre ekolojisine uyum sağlayan Karacadağ çeltiğinin, hastalık ve zararlılar başta olmak üzere bazı stres koşullarına da dayanıklı olduğu söylenebilir.

 

Diyarbakır’da hâlihazırda yetişen sebze ve meyve çeşitleri neler ve bu ürünler, bugün nasıl değerlendiriliyor?

 

Diyarbakır’da hâlihazırda Diyarbakır karpuzu tipleri, Lice domatesi, Yuvacık ve Şeyhkent patlıcanı, Diyarbakır kışlık ve yazlık kavun tipleri, Çermik biberi, Kulp, Lice ve Çermik soğan tipleri, Diyarbakır yerli kış kabakları, kenger, ahban, Hevsel marulu, Çermik hıyarı, Diyarbakır biberi ve Karacadağ domatesi yetişiyor. Şehrin neredeyse her bir ilçesi, ayrı bir sebzeyle anılıyor. Bu açıdan Diyarbakır’ın genel itibari ile ürün yelpazesi geniş bir ekolojiye sahip olduğu söylenebilir.

 

Diyarbakır meyve yetiştiriciliği için de çok büyük bir potansiyele sahip. İklim yönünden tüm ılıman iklim meyveleri için uygun olmasının yanında, birçok subtropik meyve türleri de burada yetişebilmektedir. İklim özellikleriyle birlikte, geniş ve verimli tarım arazileri ve sulama imkânları da şehirde meyve yetiştiriciliği için oldukça önemli avantajlar. Bununla beraber işçiliğin yoğun olduğu üretim sektörlerinin başında gelen meyvecilik açısından yörede tarım işçisinin kolay bulunuyor olması da önemli bir fırsattır. Ancak hâlihazırda Diyarbakır’da bu potansiyelin çok sınırlı bir kısmı kullanılmaktadır.

 

Şehirde, karpuz haricinde öne çıkan meyve türleri, badem, antepfıstığı, incir ve üzümdür. Badem, yörenin iklim ve toprak yapısına en iyi uyum sağlayan ve sert kabuklu bir meyve olduğundan muhafaza ve pazarlama sıkıntısı olmayan bir türdür. Badem yetiştiriciliği, yörede son yirmi yıl içerisinde ticari olarak ele alınmaya başlanmıştır. Antepfıstığı, yörenin gelişmeye müsait ikinci meyve türüdür. Yine sert kabuklu meyve olmanın avantajlarına sahiptir. Ayrıca diğer meyvelere göre daha az sulamaya ihtiyaç duyduğu için de kıraç alanların değerlendirilmesinde önemli bir yerde durur.

 

Yöresel pazarlara hitap eden incir yetiştiriciliği de önemli bir meyvecilik faaliyetidir. Yetiştirilen yerel incir tiplerinin yanında daha iri meyveli ve pazarlamaya uygun sofralık ve kurutmalık çeşitlerle incir yetiştiriciliğinin çok daha önemli bir hale gelmesi mümkündür.

 

Üzüm, Diyarbakır’da yetişen bir diğer önemli meyve türüdür. Şehirde üretilen yerel üzümler daha çok yaş üzüm olarak sofralarımızda yer alsa da, pekmez, bastık (pestil), cevizli sucuk, muska, kofter yapımında da ̈ değerlendirilir. Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde kurulan organik üzüm işleme tesisinde, üzüm ilk defa organik üzüm suyu olarak yöre halkının tüketimine sunulmuştur. Bunların dışında ceviz, kayısı, erik, dut, kiraz, nar ve armut yörede yetiştirilen ve ticari üretimi artma eğiliminde olan meyve türleridir.

 

Hocam, dünyaca meşhur Diyarbakır Karpuzunu bu kadar özel kılan şey nedir?

 

Diyarbakır’da, başta şehrin simgesi durumunda bulunan karpuz olmak üzere birçok tarımsal ürün yetiştiriliyor. İştah açıcı ve serinletici bir yaz sebzesi olan karpuz, üretim miktarı ve ekili alan bakımından diğerleri içerisinde öncü bir tür olarak karşımıza çıkar. Dicle Nehri kenarında kendine özgü yöntemlerle yapılan karpuz yetiştiriciliğinin, yöre halkının ekonomik, sosyal ve kültürel yaşantısına etkileri azımsanmayacak ölçüdedir. Güvercin başta olmak üzere azot içeriği diğer gübrelere oranla daha yüksek olan kanatlı hayvan gübresi Diyarbakır karpuzunu bu denli lezzetli ve iri kılan sebeplerden yalnızca bir tanesidir. Güvercin ve koyun gübresi, kum ile karıştırılıp harç haline getirilerek uygulanır. Karpuz yetiştiriciliğinde kullanılan güvercin gübresini temin etmek için, yörede “Boranhane” denilen ve içinde sadece güvercin yetiştirilen kerpiç odacıklar, günümüzde hâlâ kullanılmaktadır. Sadece karpuz tarlalarında bulunan ve “Hülle” diye adlandırılan gölgelikler de tarımsal bir gelenek halini almıştır. Uygulanan gübre çeşidine ilave olarak kuyu karpuzculuğu yetiştirme metodu da Diyarbakır karpuzunu farklı kılan nedenlerden biridir. Bahar aylarının sonuna doğru Dicle nehrinin çekilmesini takiben kuyular açılır ve karpuz, bu kuyularda sulama yapılmaksızın yetiştirilir. Bu tarz yetiştirilen karpuza yörede “Beji” denir. Kendine özgü tadı ve iriliği bulunan Diyarbakır karpuzunun, “Sürme”, “Pembe”, Beyazkış”, “Karakış” ve “Ferik Paşa” çeşitleri ise günümüzde kaybolmaya yüz tutmuştur. Bir şehrin simgesi olmuş ve milli değerlerimizden olan yerli tohumların muhafazası ise üzerinde özellikle durulması gereken hususlardandır.

Davut Karaaslan

 Prof. Dr., Dicle Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Dekanı

Esma Cihan

 Dicle Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Lisans Öğrencisi

Please wait while flipbook is loading. For more related info, FAQs and issues please refer to DearFlip WordPress Flipbook Plugin Help documentation.

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir